Vatandaş Okuması

Bilgi ile büyüyelim, akıl ile yükselelim, beynimizi özgür kılalım!

Özgürlüğe Uyanış

İnsanlığa karşı suçların konuluş amacı ve çıkarımlar


İnsanlığa karşı suçlar, TCK m. 77’de düzenlenmiştir. İlgili maddenin birinci fıkrasına göre;

(1) Aşağıdaki fiillerin, siyasal, felsefi, ırki veya dini saiklerle toplumun bir kesimine karşı bir plan doğrultusunda sistemli olarak işlenmesi, insanlığa karşı suç oluşturur:

a) Kasten öldürme
b) Kasten yaralama
c) İşkence, eziyet veya köleleştirme
d) Kişi hürriyetinden yoksun kılma
e) Bilimsel deneylere tâbi kılma
f) Cinsel saldırıda bulunma, çocukların cinsel istismarı
g) Zorla hamile bırakma
h) Zorla fuhşa sevk etme

İnsanlığa karşı suçlar düzenlemesi ile korunmak istenen; kişilerin düşünceleri, varlıkları ve inançlarıdır. Demokrasinin, en yüksek özgürlük temsiliyeti hakkına sahip olduğu kabul edilen günümüzde, insanların düşüncelerini hiçbir baskı olmadan açıklayabilmeleri, inançlarını serbestçe yaşayabilmeleri ve herhangi bir ırka mensubiyet yüzünden zarar görmemeleri, insan olmanın en temel hak grubu olarak kabul edilmektedir. Hani bir deyiş vardır ya, “o da insan.”

Bu noktadan bakıldığında, bu yazı ile değinmemiz gereken başka bir husus kalmamış gibi gözükmektedir zira kanun yeterince açıktır. Ancak burada altını çizmek istediğimiz önemli bir husus var: Bir ideoloji olarak ekonomik görüşler.

Bildiğiniz gibi, 20. yüzyılın ikinci yarısı, iki süper güç olan Amerika Birleşik Devletleri ve Sovyetler Birliği’nin, ikincil grupları birbirleri ile çatıştırmak ve Dünya toplumlarını sağ-sol ayrımı ile kontrol etmek suretiyle icra ettikleri bir Soğuk Savaş dönemi ile süregeçmiştir. Burada altı çizilmesi gereken nokta ise bu iki süper gücün söylemlerinin altında yatan ekonomik ideolojiler yani kapitalizm ve komünizm uğruna ve her ikisi de “özgürlük” söylemleri ile bahsettiğimiz ikincil grupları kullanarak ve karşıt gruplar üzerinde, ilgili maddede yazılan fiilleri işlemiş olduklarıdır. Buna ABD’nin Güney Amerika darbeleri (Şili-Pinochet) ile Sovyetlerin, uydu devletlerdeki kanlı isyan bastırımları (Macar İsyanı) örnek gösterilebilir.

Bugün kendini özgürlük bekçisi olarak sunmakta eşsiz bir beceriye sahip olan Soğuk Galip ABD, Sovyetlerin geçmişinden dem vururken, küresel ekonomik dominyon için halen daha hem doğrudan hem dolaylı (proksi) savaşını sürdürmektedir. Elbette ki bugün bu suçun maddi unsuruna dahil edilen olgular bulmak ne acıdır ki daha kolaydır. Ancak özgür ekonomisi için, insanlık kavramına set çekmeyi göze alan ABD, ne hikmetse halen daha insanlık dersi verme dürtülerine hâkim olamamaktadır. Ne demişler, herkes nefret ettiğine benzer.

Özetlemek gerekirse, ekonomik görüşler de bu madde kapsamında ve dar yorum ilkesini zedelemeden, sunduğumuz örnekler ve daha niceleri ışığında, siyasi saik olarak ele alınabilir. Gönül isterdi ki, o dönemi yaşamış olan bugünün büyükleri, sokak röportajlarında bilinçsiz proksi kavgaları yapılırken ve kendi insanımıza/insanlığımıza karşı suç işleme riskimiz her geçen gün artarken, kendileri kameralı ortamlarda objektif olabilseler. Temennimizdir.

Ali Nuri Öztürk


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir