Vatandaş Okuması

Bilgi ile büyüyelim, akıl ile yükselelim, beynimizi özgür kılalım!

Özgürlüğe Uyanış

Neşe doluyor insan


104 yıl önce bugün, ülkemiz işgal altındayken, bin bir çeşit zorluk içinde yiğit insanlar bir adım attılar ve Büyük Millet Meclisini açtılar. Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, tüm silah arkadaşlarını ve Meclisin açılması için maddi manevi destek veren herkesi saygı, şükran ve minnetle anıyorum. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun. Bu gök kubbenin altında vatanımızda, millî birlik içinde, laik bir hukuk devleti olarak nice 23 Nisanların kutlanması dileğimle…

Bir önceki yazımda İtilaf Devletlerinin İstanbul’un işgaline Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarını “sebep” olarak gösterdiğini ve bunu resmi bir bildiri ile tüm ülkeye yaymaya çalıştıklarını yazmıştım. Mustafa Kemal Paşa da bu resmî bildiri üzerine genelgeler yayınlamış, aldatılmamaları konusunda milletimizi uyarmış ve işgale karşı her türlü önlemi aldırmıştı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Merkez Heyetlerine yapılan bildiri ile sağduyu ve birlik çağrısı yapılmış, düşman bildirilerini alıp Anadolu içine yayanlar ve Anadolu haberleşmelerini İstanbul’a verenler casus kabul edilmiş ve cezalandırılacakları belirtilmişti. Eskişehir ve Afyon’daki yabancı birliklerin silahlarının alınması ya da oradan uzaklaştırılmaları, Geyve Boğazı ve santralinin işgali, Geyve, Ulukışla yakınlarında demiryolu hatlarının bozulması, Anadolu’da bulunan yabancı subayların tutuklanması ve Konya’daki tren hattına el konulması da diğer önlemler içindeydi. “Biz, haklarımızı ve bağımsızlığımızı savunmak için giriştiğimiz mücadelenin kutsallığına ve hiçbir kuvvetin bir milleti yaşamak hakkından yoksun edemeyeceğine inanıyoruz.” diyen Mustafa Kemal Paşa için en önemlisi olağanüstü yetkide bir meclisin Ankara’da toplanmasını sağlamaktı.

Atatürk, toplanmasını düşündüğü meclisi ilk taslakta “kurucu meclis” olarak yazmıştır. Şöyle der: “Efendiler, amacım da toplanacak meclisin ‘rejimi değiştirmek’ yetkisine ilk anda sahip bulunmasını sağlamaktı. Fakat bu deyimin kullanılmasındaki amacı gerektiği gibi anlatamadığımdan ya da açıklamak istemediğim için halkın alışık olmadığı bir deyimdir, diye, Erzurum ve Sivas’tan uyarıldım. Bunun üzerine ‘olağanüstü yetki sahibi bir meclis’ deyimini kullanmakla yetindim.”

Ankara’ya gelmekte olan vekillerle haberleşilir ve kendilerine moral yükseltici bilgiler verilir. İstenilen yapıda örgüt kurmak yerine Karakol Cemiyetini oluşturma gayretinde olanlar Malta’ya sürgün edilmiştir. Atatürk şöyle diyecektir: “İstanbul’da yeniden örgüt kurmak için çok sıkıntılı çalışmalar yapmak ve o zamanki durumumuza göre gücümüzün üstünde para harcamak zorunda kaldım.” Mustafa Kemal Paşa, kolordulara çektiği telgrafla “milli emeller aleyhinde propaganda yapan” gazetelerin Anadolu’ya sokulmamasını ister. Bunlar: Peyam-ı Sabah, Serbestî, Alemdar, Bosfor, Entanet gazeteleri ve onlarla aynı nitelikte olan bütün Rumca ve Ermenice gazetelerdir.

Mustafa Kemal Paşa hem iç isyan dalgalarını durdurmak için mücadele etmekte hem de “genel durumu henüz kavrayamayan mebusları, korkulacak manzaralar karşısında bırakmamak” için uğraşmaktadır. 18 Nisan gecesi Kâzım Kara Bekir Paşa’dan şu istekte bulunur: “Disiplinine, gayretine, imanına tamamen itimat edilecek ve herhangi bir yerde patlayacak bir ayaklanmayı anında tepeleyebilmek üzere güçlü bir yumruk gibi güvenilebilecek seyyar yedeklere ihtiyaç görülmektedir. Bu amacı temin etmek için bir müfrezenin Ankara’ya yollanmasını gerekli görmekteyiz.”

Meclisin “Nisan’ın 23 üncü Cuma günü açılmasına” karar verilir ve 21 Nisan 1920’de bir genelge yayımlanır. Atatürk genelge için, “o günün duygu ve düşüncelerine ne denli uymak zorunluluğunda bulunulduğunu gösterir bir belge” diyecektir. “Çok ivedidir” notuyla tüm ülkeye gönderilen genelgenin ilk maddesi şudur: “Yüce Allah’ın yardımıyla Nisan’ın 23 üncü Cuma günü, Cuma namazından sonra Ankara’da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.” Genelgenin diğer beş maddesi  de topluca şöyledir: “Bütün değerli mebuslarla kutsal Hacı Bayram Veli Camiinde Cuma namazı kılınarak Kur’an’ın ve namazın nurlarından faydalanılacak, namazdan sonra Peygamberimizin kutlu sakalı ve kutsal sancak alınarak Meclis binasına gidilecek, Vali Beyefendi Hazretlerinin düzenlemesi ile hatim indirilmeye ve kutsal Buharî-i Şerif okunmaya başlanacak ve kutsal hatmin son bölümleri uğurlu olsun diye Cuma günü namazdan sonra Meclis önünde okunup bitirilecek, yüce Halifelik ve Padişahlık makamının ve bütün ülke bölümlerinin kurtulması amacıyla yapılan ulusal çalışmaların önemi ve kutsallığı ve her yurttaşın kendi vekillerinden oluşan bu Büyük Millet Meclisinin vereceği yurt görevlerini yapmaya zorunlu bulunduğu hakkında vaazlar okunacak ve bu bildirinin hemen yayımlanıp dağıtılması için her araca başvurulacak, hızla en uzak köylere, en küçük askerî birliklere, memleketin bütün örgüt ve kurumlarına bildirilmesi sağlanacaktır. Yüce Allah’tan başarılar niyaz olunur.”

Mustafa Kemal Paşa Meclis açıldıktan sonra Anadolu’nun önem kazanacağını bilmektedir. İstanbul halkı olaylardan uzak kalmamalıdır. Balıkesir’deki 61. Tümen Komutanlığını görevlendirir. Anadolu Ajansı’nın günlük bildirileri Bandırma’dan emin kayıkçılar ve vapur kaptanlarıyla düzenli olarak İstanbul’a ulaştırılacaktır. 22 Nisan’da; bir bildiri daha yayımlanır ve şöyle denir: “Büyük Millet Meclisi açılarak göreve başlayacağından o günden sonra bütün sivil ve askerî makamların ve bütün milletin bağlı olacağı yer o Meclis olacaktır, duyurulur.”

Ve 23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi açılır. Meclis; seçilen milletvekilleri ile taarruza uğrayan Hükûmet Merkezinden yani İstanbul’dan canını kurtararak gelen milletvekillerinden oluşmuştur. Meclis’in kendisine teşekkürlerini bildirmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa, “Benim için dünyada en büyük mükâfat, milletin en ufak takdir ve iltifatıdır,” diyecek ve Devlet vazife ve sorumluluğunun Temsil Heyetinden Meclise alınmasını isteyecektir: “Bu dakikadan itibaren teklif ediyorum: Derhal memleketin mukadderatını üzerinize alınız! Bütün bu Meclis, bütün manasıyla sorumlu olmak lazım gelir. Millet bizi ancak bunun için gönderdi; bizi buraya beş kişinin eline milleti terk edelim diye göndermemiştir.” Son cümleyi günümüz milletvekilleri acaba hatırlamakta mıdır?

22 Nisan 1924’te Hâkimiyeti Milliye gazetesi, Büyük Millet Meclisinin ilk açılışı ve önceki olaylar hakkında Atatürk’le bir görüşmeyi yapar. Şu satırlar yer alır gazetenin sayfasında: “Mustafa Kemal Paşa koltuğa gömüldü, birkaç dakika düşündü, sigarasından pencereye doğru giden helezonlu dumanları bir süre sessizce izledi ve anılarını ağır ağır şöyle anlattı: ‘16 Mart’taki feci olay üzerine artık İstanbul’a büsbütün kement vurulmuş, millet ve ülke başsız kalmıştı. Onun bağımsızlığını düşünmek ve kurtarmak için Ankara’da bir Meclis toplamak gerekti.” O Meclis toplanacak, İslam âlemine çekilen telgraftaki “mucize” gerçekleşecektir.

23 Nisan’ın ne anlama geldiğini çocuklarımıza sıklıkla hatırlatmak, onların ulusal egemenlik şuuru ile yetişmelerini sağlamak annelerin, babaların ve öğretmenlerin görev ve sorumluluğudur.

Yaşasın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı!

Canan Murtezaoğlu


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir