Vatandaş Okuması

Bilgi ile büyüyelim, akıl ile yükselelim, beynimizi özgür kılalım!

Özgürlüğe Uyanış

İnsan ticareti suçunun konuluş amacı ve çıkarımlar


İnsan ticareti suçu, TCK m. 80’de düzenlenmiştir. İlgili maddenin birinci fıkrasına göre:

(1) Zorla çalıştırmak, hizmet ettirmek, fuhuş yaptırmak veya esarete tâbi kılmak ya da vücut organlarının verilmesini sağlamak maksadıyla tehdit, baskı, cebir veya şiddet uygulamak, nüfuzu kötüye kullanmak, kandırmak veya kişiler üzerindeki denetim olanaklarından veya çaresizliklerinden yararlanarak rızalarını elde etmek suretiyle kişileri ülkeye sokan, ülke dışına çıkaran, tedarik eden, kaçıran, bir yerden başka bir yere götüren veya sevk eden ya da barındıran kimseye sekiz yıldan on iki yıla kadar hapis ve on bin güne kadar adlî para cezası verilir.

İnsan ticareti suçu, basit anlamda kişinin yaşam hakkı ve insan onurunu korumaktadır. Bu bağlamda bu suç, göçmen kaçakçılığı suçunun, ikinci fıkrası ile aynı mahiyeti taşımakta olup, daha ayrıntılı bir düzenlemeden ibarettir. Lakin suçun esas konuluş amacı, daha ziyade ekonomiktir.

İnsanoğlunun ekonomik tarihi gelişimi, öncelikle ve uzun yıllar boyunca kölelik kurumunun işletilmesi ile süregelmiştir. Zira insanoğlu, her bir evresinde, “başkalarını” bir eşya olarak gören kişi grupları yaratmasını bilmiştir. Bu yaratımın esas sebebi, olanla yetinmeme zihniyetidir. İşte insan ticareti suçu ile devlet, modern ekonomik sistemler ışığında, insanı artık bir eşya kabul etmeyen düzenlemeleri pekiştirmiş ve bu tarz insanlık dışı ve hayasız uygulamaların tekrarlanmasını önlemeye çalışmıştır.

Maddenin başlığı da bu gerçeğe bir göndermedir. İnsan ticareti suçu ile zor durumdaki o sömürülen insanlar korunuyor gibi gözükse de bu husus esasında ikincildir. Birincil olan, devletlerin ticari işleyişlerini korumaktır. Bu sayede, tıpkı göçmen kaçakçılığı suçunda olduğu gibi hem sosyal düzen kontrol altında tutulacak hem de kayıt dışı gelirin yani kara para akışının önüne geçilecektir. Zira bu tarz fiiller ile elde edilen paralar çok ciddi boyutlarda olup, devlet tarafından vergilendirilememektedir.

Son olarak, şu sosyal gerçekliğin de altını çizelim: Toplu ve ucuz iş gücü, bu maddenin maddi unsurlarını fiiliyata dökmeden, sosyal anlamda bir kölelik durumu yaratmaktadır. Ancak sorun, bu insanları yasal olarak çalıştıranlar değildir. Problem çift taraflıdır zira kapitalist ekonomi, arz talep dengesi üstüne kuruludur.

Hiçbirimiz algoritmalarımızdan ve çikolatalarımızdan vazgeçemeyeceğimize göre, hele de bu denli bir nüfus artışı karşısında, bu kadar çok insan, ucuz işçi olarak çalıştırılmak zorunda kalacaktır. Zira bu da bir nüfus denge politikasıdır.

Ali Nuri Öztürk


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir