Vatandaş Okuması

Bilgi ile büyüyelim, akıl ile yükselelim, beynimizi özgür kılalım!

Arşiv

“İlk hedef de kadınlar oldu!”

Önceki yazımızda* yeni bin yılın ilk 21 yılını değerlendirirken iletişim teknolojilerinin hayatı kolaylaştıran imkânlarına da değinmiştik. İlgi duyduğumuz bir konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olabilmek, farklı içeriklere ulaşabilmek ve gerçekleri yakalayabilmek için okumak, dinlemek, izlemek; bugün milyonlarca insanın vaz geçemediği bir yaşam tarzı neredeyse…

Bu bağlamda, inanç dünyasını zenginleştirmek isteyenler de arayışlarını sürdürüyorlar. Bu arayışların ortak noktası genelde Kur’an’ı daha yakından tanıyabilmek, anlayabilmek oluyor. Dünyanın, insanlık adına girdiği sınavlardan geçerli not almadığı ortada ancak İslam dünyası da; Kâbe’nin değil sarayların kıble yapıldığı, geleneklerin gerçekleri örttüğü, imanla inadın yer değiştirdiği, şirkin, israfın öne çıktığı, insan haklarının değersiz olduğu bir dünya olarak kalmakta ısrarcı görünüyor.

Emrolunduğu gibi dosdoğru yürüyen Hz. Peygamber’in şu yakarışı dünün ve bugünün İslam anlayışını anlatan en doğru ve açık ifade olarak ortada duruyor: “Elçi, ‘Ey Rabbim! Doğrusu, ulusum bu Kur’an’ı umursamadı.’ der.”**  (“OKU!”, s. 39)

Kur’an’daki gerçeklere nasıl ulaşacağız? Yeni yetişen ve öğrenmek-anlamak isteyen nesilleri Kur’an’la tanıştırmak için nereden başlayacağız, nasıl anlatacağız? İşte bunun için, öğrenmenin yaşı yok diyerek sürekli araştırma peşindeyiz; Ön Türklerin ifadesiyle “öğrenen ve öğreten” olabilme çabamızı sürdürüyoruz.

Günümüzde hem çok sayıda Kur’an çevirisine hem de uzmanların, bilim insanlarının yorumlarına ulaşmak artık daha hızlı ve daha kolay. Bu bilim insanlarından biri, ihtisasını nöropsikiyatri alanında yapmış, bilim-din ilişkisine örnek bir isim; Prof. Dr. Gazi Özdemir. İslam-bilim-din ekseninde birçok yayını bulunan Özdemir’in, bir Kur’an çevirisi de mevcut. 

Prof. Dr. Gazi Özdemir, yaptığı bir video programında*** Kur’an okumanın şartlarını ayetlerle açıklıyor. Bunlar; şöyle otur, böyle giyin tarzında dayatılan şeklî şartlar değil. “Hz. Muhammed’in vefatından sonra tercüme hataları başladı ve ilk hedef de kadınlar oldu.” diyen Özdemir, şöyle bir uyarıda da bulunuyor: Kur’an okumaya başladığınızda, doğrular çoğunlukta olsa da tercümede hatalar olabileceğini, mutlak doğru olamayabileceğini bilin. Kur’an, aklını kullananlara hitap eder, okuduklarınızı akıl süzgecinizden geçirin!

Özdemir, Kur’an’ı okumak için gereken şartları sorguluyor ve Kur’an okumanın, Kur’an’ı okumaya başlamanın 7 kuralını ayetlere dayanarak açıklıyor.**** Ayetlerden hareketle, vurgulanan noktaları şöyle bir özet yapmak mümkün görünüyor:

Kur’an’ı okumak için geceyi tercih etmek, dinlenmişken okumak, Kur’an okumak için kendimize zaman ayırmak… Bilinci açık, şirke bulaşmamış, başkalarının hakkını gasp etmemiş insanların Kur’an’ı daha iyi anlayabileceği… Kur’an’ı düşüne düşüne okumak, aklımızı kullanarak okumak, Kur’an’dan, günaha girerim korkusuyla uzaklaşmamak, anlamak için çaba göstermek… Anlamak için önyargısız, iyi niyetli ve istekli olmak… Kur’an okumaya başladığımızdan bitirene kadar anlama kapasitemizin, algılarımızın açık olması için Allah’a dua etmek ve katından destek istemek…Kur’an okumaya başladığımızda, kovulmuş şeytandan Allah’a sığınmak… Kur’an’ı ana dilimizde, anlayarak, düşünerek okumak, içinde ne olduğunu bilmeden okumamak…

Ancak, çevirilerde -anlam olarak benzer düşünce ve yön ifade edilmiş olsa da- bu 7 kuralın dayandırıldığı ayetlerin kelimeleri farklılık gösteriyor. Çeviri yapmanın zorluklarını bilen biri olarak ve bu uğurda yıllarını harcamış kişilere saygımı da koruyarak bir önerimi paylaşmayı uygun görmekteyim.

Şöyle ki; bir Kur’an var; yüzlerce ve birçok dilde çevirisi var ancak doğrular çoğunlukta olsa da çevirilerdeki farklılık ve çelişkiler her geçen gün artıyor. Sebep olarak da Arapça’nın zengin dil yapısı, kelimelerin birden çok anlamı olması, vahiy dönemindeki Arap yazısında günümüzde olduğu gibi hareke ve noktaların olmaması, bunların sonradan eklenmesi gibi birçok unsur gösteriliyor. Dileriz ve umarız ki çeviriler artık kişiler yerine; Arap diline (yerel-resmi-özgün,) gerçekten vakıf, tüm aidiyetlerini bir tarafa bırakabilecek kadın ve erkek uzmanların, bilim insanlarının, meslek sahiplerinin oluşturacağı geniş katılımlı komisyonlar tarafından hazırlansın. Kur’an çevirisi yapmak için çalıştaylar yapılsın yani ortak akıl ve bilim devreye girsin…

Yarattığı insanı; “Biz herkesi ancak gücü oranında yükümlü tutarız.” (Müminun/İnananlar, 62) diye yüreklendiren bir Yaratıcı’ya inanıyorsak, bilimsel çalışmaların katlanarak hızlandığı çağımızda, hemen her bilgiye ulaşabiliyorsak, akıl-bilim-din üçgeninde ufuk açıcı bilgilere de ulaşabilmeliyiz.

Canan Murtezaoğlu

Dinlemek için tıklayın 

 

Yararlanılan Kaynaklar:
*“Milenyum ve bulanıklık”

**Hüseyin Atay çevirisi; Furkan / Ölçüt,30
*** İlkay Buharalı; Kur’an’ın nasıl okunacağı ayetlerde gizlidir
****Prof. Dr. Gazi Özdemir; Son Davet Kur’an, OKUNMASI İÇİN KUR’AN’IN 7 ÖNERİSİ, s.5
Müzemmil-3; Müddessir-50; Nisa,-43; Müddessir-55, Vakıa-79, Zümer-23; İsra-80; Nahl-98; Müzemmil-4-20, Cuma-5

 

PAYLAŞIM: