Vatandaş Okuması

Bilgi ile büyüyelim, akıl ile yükselelim, beynimizi özgür kılalım!

Kalem Kardeşliği

“Mucizevî bir dünya”


Bir belgesel bölümünün düşündürdükleri…

Dünyadaki toprakların %15’i, okyanusların ise %8’i doğal yaşam alanı olarak koruma altına alınmış.

Bunlar, insanlığın sahip çıkması sorumluluğunu taşıdığı dünyamız için aslında günümüz ölçütlerinde son derece düşük oranlardır.

Türk insanı aslında bilgi ve deneyim sahibi olmadığı için korumayı, geliştirmeyi düşünemediği gerçekten çok zengin ve önemli bir doğal yaşam varlığı üzerinde yaşıyor.

Yüzlerce yıldır matbaalarında önce milyonlarca, bugün milyarlarca farklı kitap ve yayın basmış, yayınlamış, okutmuş ve gelişmiş dünya ülkelerinin yanında, Türkiye çok önemli doğal varlıklarına rağmen, entelektüel gelişim açısından potansiyelini yeterince ortaya koyamamakta, toplumuna gerekeni vermemiş veya kendi kişisel ve kurumsal eğitim bilinci eksikliği yüzünden verememiş kişi ve kurumlarının etkisinde kalmış.

Ülkemizde 2021 yılının dokuz ayında yayımlanan toplam kitap sayısı 347.042.065 adet olarak gerçekleşmiş. Bu yılın ilk dokuz ayında ise yayımlanan kitap sayısı 298.818.959 adetmiş. 2021 yılının aynı dönemine göre sektörün kitap üretimi yaklaşık %14 oranında küçülmüş.*

Türkiye bir yılda ülke başına yayınlanan kitap başlıklarının sayısında ise 11. olarak** fena bir yerde değilken kitap okuyan nüfusu ile belli açılardan bazı Batı ülkelerinin önünde yer alıyor.

Viyana Merkezli Eğitim platformu GoStudent tarafından 7 ülkede yapılan araştırmaya göre, Türkiye’deki 11 ila 18 yaş arasındaki gençler, 2021’de ortalama 25 kitap okuyarak, Hollanda, Almanya, Yunanistan, İtalya, İspanya ve Meksika’daki akranlarını geride bırakmış.***

Ülke genelinde ise Türkiye’de okuma oranı dünya ortalamasının altında. Global English Editing tarafından, ülkelere göre okuma oranlarına yer verilen bir araştırma yayınlandı. Türkiye bu araştırma kapsamındaki 180 ülke arasında 140. sırada yer alıyor ve kitap okuma oranında da önceki yıllara göre bir artış söz konusu değil, denilmiş.****

Kitap basım oranı milyarlarca adedin üstünde olan ve her beş kişiden birinin her gün kitap okuduğu Japonya’nın yanı sıra, İngiltere, Fransa, ABD gibi ülkelere göre, ülkemiz insanı 1/18 gibi düşük oranlarda okuyor.

Alttaki kitap okumaya ayrılan saati ölçen uluslararası araştırma sonucunda ise Türkiye 19. olarak birçok gelişmiş ülkenin önünde.*****

Aynı kaynağa göre Türkiye’nin okuma alışkanlığı olan insan sayısı nüfusun %30’u iken bu oran 2019’da % 64’e çıkmış durumda.

Bununla birlikte eğitime, OECD üyesi ülkelerin yarısı kadar para ayıran ülkemiz, özel okullarda OECD üyeleri birincisi iken kamu okullarında sonuncudur. ******

Özetle, ülke insanımız daha çok saat okurken, verimlilik eksikliği nedeni ile daha az kitap okuyabiliyor. Ekonomik ve üretimsel durum kitap basımı sayısını düşürürken, kamu kaynaklarının yetersiz tahsisi okullardaki eğitim kalitesinin yükselmesini zorlaştırıyor. Ancak, okuma alışkanlığının gün geçtikçe daha çok insanımızca benimsenmesi için önemli bir çaba söz konusu.

Bu rakam ve tespitler; yaşam kalitesi, huzurlu bir dimağ ile odaklanma, okuma zorluğu (disleksi) olasılığı, Ulusal Yaşam Boyu Eğitim Sistemi’nin tasarımı ve hayata geçirilmesi, üretim ve ticaret desteklerinin nicelik ve niteliği ile bilgi ve bilişim teknolojilerinin genel nüfusa ulaşabilmesi gibi çeşitli kamusal ve toplumsal konulara eğilme sorumluluğuna devletimiz ve kamuoyunu davet ediyor.

Atatürk ve çevresi, yüzyılların biriktirdiği ve uygarlık alanında birçok eksikliği geri kalmışlık olarak yaşayan bu topraklarda, çağdaş uygarlıklar düzeyini yakalayıp geçmek için gerçekten şapka çıkarılacak bir mücadele ile uygulamalar dizisine girişmişler.

Zamanla ele alınma fırsatı olacağını umduğumuz üzere; yeterince tanımadığımız Türk dili varlığımız da, bizim “bilinmeyen” diyebileceğimiz çok önemli keşifler barındırıyor olmalı ve “bir bilim gibi” özenle ve sistemli öğrenilebilir, diyebiliriz.

Belki de bu noktada bir örnek, iyi bir “uygarlık” olmak için iyi “uygulamalar” yapmak gerekliliğini çağrıştıran “uygar” ve “uygula” kelimelerinin köksel benzerliğidir.

Medeniyetler kaderlerini yaptıklarıyla belirliyor.

İyi bir çağdaş yaşam;
-yaşam boyu nitelikli eğitim,
-okuryazarlık ve okuryaparlık,
ve de öğrenme odağına
-kişisel gelişim ve
-toplumla yeryüzünün doğal varlıklarını keşfedip iş birliği içinde yaşamak konularını alarak olsa gerek.

İşte, “Dünyanın En Harika Ulusal Parkları” belgeselinin ilk bölümü olan “Mucizevî Dünya” da, eski ABD başkanı Barak Obama’nın anlatımını dinlerken, kendisinin doğduğu ve büyüdüğü, cennetten bir köşe gibi olan Hanauma’nın Millî Park alanını görmek bu konuları düşündürdü.

Dünya önemli bir değişim dönüşüm sürecine girmiş bulunuyor. Meslekler, yaşam görüşleri, insanların eğitim ve gündelik hayat uygulama gereksinimleri sürekli değişiyor.

Türkiye Cumhuriyeti, bu yeni dönem içerisinde ilerlerken hem kendi uygarlık sistemini hem de içinde yaşayan insanlarının kişisel gelişim ve dünyayla etkileşim ihtiyaçlarını belirleyebilir. Bunları uygularken de sanıyorum devletimiz ilk aşamada üzerinde yaşadığımız dünya gezegeninin doğası hakkında bilgi ve görgü kazandırma sorumluluğu taşımaktadır.

Bunun için de sanıyorum ülkemiz; her vatandaşının ve devletimiz ile etkileşime giren her dünya vatandaşının yeryüzünün doğasını doğru ve gerekli şekilde tanıyıp uyum sağlayabilmeleri için; kamu ve eğitim sistemlerini baştan aşağı güncelleyebilir.

Ülkemizin ve dünyamızın coğrafyaları ile özgün kültürlerinin tanınması, bilinçlerin doğru kodlanması yoluyla içsel ve ifade dünyalarımızın bir parçası haline getirilmeleri “ulusal sorumluluk” addedilebilir.

Dünyada yeni yeni çıkan ve çıkması kaçınılmaz olan meslek ve sektörler de düşünüldüğünde, her Türk insanı, ülke misafiri ve yabancı turistinin; Anadolu ve dünya coğrafyasının birikimleri ile tanışıp tanıtımı ve korunmasını da meslek edinen yepyeni bir “ulusal yeryüzü kültürü ve eğitimi” yapılanmasına ihtiyaç bulunduğunu sanıyoruz.

-Ulusal & Uluslararası Doğa Gezginliği,
-Dünya Doğa Ekosistemi Kâşifliği,
-Doğa ve Ekin (kültür) Sistemleri Eğitmenlikleri,
-Uluslararası Doğa ve Kültür (Ekin) İlişkileri Siyasî Uzlaştırıcılığı,
-Döngüsel Ekolojiye Tam Bağlı Ekonomi ve İdarî Bilimler Fakülteleri,
-Orman ve Şehir, Deniz Ekin Sistemleri Mühendislikleri
gibi tanımlamalar, belki bu yeni temel birim, sektör ve meslek adaylarından birkaçına isim önermesi olabilir.

Esin vermesi dileğiyle,

Cengiz Gökdeniz

 

Dinlemek için tıklayın

 

Yararlanılan Kaynaklar:
*(Yayıncılar Telif Hakları ve Lisanslama Meslek Birliği’nin (YAYBİR) açıkladığı Ocak 2022 verileri)
**https://tr.wikipedia.org/wiki/Bir_y%C4%B1lda_yay%C4%B1nlanan_kitap_say%C4%B1s%C4%B1na_g%C3%B6re_%C3%BClkeler_listesi)
*** https://www.aa.com.tr/tr/sirkethaberleri/egitim/turkiyede-gencler-yilda-ortalama-25-kitap-okuyor/672990
****https://www.baskentgazete.com.tr/ozel-haber/turkiyede-kitap-okuma-orani-gun-gectikce-dusuyor/haber-50211
*****https://yeniegitimdergisi.com/turkiyede-kitap-okuma-orani-japonyadan-dusuk-mu-bir-efsaneyi-daha-yikiyoruz/
****** https://yeniegitimdergisi.com/oecd-ye-gore-egitimimiz-yerlerde-surunuyor/ (euronews)


2 thoughts on ““Mucizevî bir dünya”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir