Günlük özgürlükler
İlk Genel Seçim 1923’te yapılır. Atatürk’ün ebediyete intikalinden önce, 1935’te yapılan Genel Seçim ise bir “ilk” i barındırması açısından özeldir; 18 kadın milletvekili TBMM’de göreve başlamıştır. Çünkü bu seçimden önce 5 Aralık 1934’te, kadınlara milletvekili seçilme hakkı veren anayasa değişikliği yapılmıştır. 1943 Genel Seçimi Türkiye Cumhuriyeti’nin son tek partili, 1946 Genel Seçimi ise Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk çok partili genel seçimidir. 1950, “ilk demokratik seçim” olarak nitelendirilir. 1961 Genel Seçimi’nde ise “nispi temsil” uygulanır ve bu da bir ilktir. Kaynakları taradıkça yoğun bilgi edinmek mümkün ancak görünen o ki; her genel seçimin şartları farklı olmuş, doğrular-yanlışlar birbirini kovalamış, siyasiler gidip gelmişler!
Sonuç olarak; 1938’den sonra kurucu değerlerin örselenmeye başladığı bir gerçek ve bu durum 1950 ile başlayan ve bugüne kadar uzanan süreçte kesin çizgilerle belirgin hale gelmiş. Evet, demokrasi için çabalar sürmüş, siyasetçiler hizmet etmişler ancak görünen o ki dinci zihniyetin ülkenin kılcal damarlarına yayılması engellenememiş; özgürlük alanları da her defasında biraz daha daralmış.
Bu alanlar sadece Cumhuriyet değerlerine inananlar için daralmıyor. Bingöl’de AKP’den 1. sıradan Belediye Meclis üyeliğine seçilen ancak Belediye Başkanı tarafından, “toplumun kadın belediye başkan vekili veya yardımcısını hazmedemeyeceği” ifadesine maruz kalan ve bu nedenle de istifa eden mali müşavir Nurten Ertuğrul da alanın daraldığını ifade ediyor: “Çok yanlış anlamışız. Meğer özgürce başörtüsü takan kadınların tek özgürlüğü özgürce başörtüsü takmakmış. Gerisi yalan dolanmış.” (Habertürk-internet sitesi-09.04.2014)
Evet, günlük özgürlükler hayatımızın özgür olduğunu göstermez!
Canan Murtezaoğlu