Vatandaş Okuması

Bilgi ile büyüyelim, akıl ile yükselelim, beynimizi özgür kılalım!

Özgürlüğe Uyanış

Göçmen kaçakçılığı suçunun konuluş amacı ve çıkarımlar


Göçmen kaçakçılığı suçu, TCK m. 79’da düzenlenmiştir. İlgili maddenin birinci ve ikinci fıkralarına göre;

(1) Doğrudan doğruya veya dolaylı olarak maddi menfaat elde etmek maksadıyla, yasal olmayan yollardan;

a) Bir yabancıyı ülkeye sokan veya ülkede kalmasına imkan sağlayan,

b) Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlayan,

kişi, beş yıldan sekiz yıla kadar hapis ve bin günden on bin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Suçun, mağdurların;

a) Hayatı bakımından bir tehlike oluşturması,

b) Onur kırıcı bir muameleye maruz bırakılarak işlenmesi,

hâlinde, verilecek ceza yarısından üçte ikisine kadar artırılır.

Göçmen kaçakçılığı suçu ile korunmak istenen değerler, her bir bentte ayrı ayrı düzenlenmiştir. İlk bent ile devletin kayıt sisteminin işleyişi korunmakta, kontrolsüz nüfus artışına bağlı olarak ortaya çıkabilecek düzensizliklerin önüne geçilmesi amaçlanmaktadır. İkinci bent ile de suçun mağduru olan göçmenlerin, insan onuru ve yaşam hakları korunmaktadır. Biz bu yazımızda ilk bendin konuluş amacı ile ilgili çıkarımlarımızı aktaracağız. (Şunu belirtmeden geçmeyelim, her ne kadar bu suçun ikinci bendinin konuluş amacı gayet açık olsa da çoğu göçmen botu yolcularının bir deniz altı ekibi kadar değeri söz konusu değildir yani değer biçilen insaniyet, fiyata ve tartışmaya çoğu kişi için açıktır.)

Nüfus artışı, sorun olarak kabul edilen bir olgudur. Devletler, kontrol imkânlarının kapsamları ile ters orantılı bir şekilde nüfus artışına maruz kalırlarsa, çok ciddi sosyolojik ve hukuki (barınma, yemek, iş, sağlık vs.) sorunlar ortaya çıkar. İşte bu düzenleme ile devlet, yasa dışı kişi eşliğini, bir hukuki yaptırıma bağlamış ve nüfus artışını kontrol altına alma çabasına girmiştir.

Şu, önemle belirtilmelidir ki devlet, belirli fiillere biçtiği yaptırımlar konusunda katı ve kâti tutum göstermek zorundadır. Özellikle günümüzde, ağır bir şekilde politize edilmiş bir konu olan göçmenlik, duygusal siyaset söylemleri yerine, akılcı hukuk parametreleri ile ele alınması gereken bir konudur. Elbette ki göçmenlik, realitesi göz önüne alındığında, kişi haysiyeti önceliği ile ele alınabilir ki bu yaklaşımda da temelde bir sıkıntı yoktur. Ancak kanımızca, maddenin düzenleniş sırası da göz önünde tutularak, devletin* göçmenleri, demografik ve sınır koruması çatıları altında değerlendirmesi daha yerindedir.

Bu yazdıklarımız çerçevesinde, önemli bulduğumuz ve yapıcı olduğunu düşündüğümüz bir eleştiriyi burada aktarmak istiyoruz.

Bu eleştirimizin hedef kitlesi, özellikle sosyal medyada boy gösteren göçmen aktivistleridir. Bu kişiler, özellikle sosyal medyada, süregelen göçmen krizleri konusunda, özellikle Türkiye’ye karşı, göçmenlere haysiyet dışı davranıldığı ve bazı ülkelerin ilgili konuda sorumluluklarını yerine getirmediği konusunda propaganda yapmaktadırlar. Bu tür aktivistler, konunun tarihi, hukuki ve sosyal neden ve sonuçlarından bihaberken, o insanlara reva bile görmedikleri lüksler içinde yaşarken ve de o insanların kendi ülkelerinde bulunmaması için her türlü maddi ve manevi hamleden kaçınmazken, yanlarında olsa bir dakika duramayacakları o insanlar ile iç içe yaşamak zorunda kalan devletleri sürekli bir sivil baskı altında tutmaktadırlar. Hukuki dirayeti görmezden gelip, kendi dijital sürekliliklerine süreklilik katmak isteyen bu gayri-samimi ve çıkarcı duygusallar hem kitleleri yanıltmakta ve hem de yetkilileri zor duruma sokmaktadırlar. Ne yazık ki göçmenlere çelme takanlar, düşenleri atacak çöplük bulmakta her zaman ustadırlar.

Son olarak, bu hususla ilgili olarak, yetkili makamlara bir tavsiyede bulunacağız. Türkiye’nin acilen bir Sınır Koruma Birliğine ihtiyacı vardır. Bu oluşumun en iyi örneğini, ne hikmetse, ABD’de bulunan Sınır Devriye Kurumu (U.S Border Patrol) teşkil etmektedir. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bir parçası olacak olan bu Birlik, Türkiye’nin kara sınırlarında hem bürokratik ve askeri teçhizat hem de özel ve karma eğitimli personel ile donatılacak ve sınırlarımızdan geçmekte olan kişileri kontrol edecektir. Bu kontrol neticesinde Birlik, memleketimize misafirliğe gelenler ile memleketimizden umduğunu zorla almaya çalışanları, devletimize faydalı olan ile devletimiz için tehlike teşkil edeni birbirinden ayıracaktır. Tavsiye ve temennimizdir.

Ali Nuri Öztürk

* Devlet teriminin ne tarz bir kapsamı olması gerektiği konusunda görüşümüz için bkz. Ali Nuri Öztürk, Devletin Birliğini ve Ülke Bütünlüğünü Bozma Suçu, Yüksek Lisans Tezi, Yeditepe Üniversitesi, Mart 2020, s. 2


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir