“Türk’ün hakiki kurtuluş güneşi” Başkomutan Meydan Muharebesi (2)
26 Ağustos’ta, sabah saat 5.30’da Kocatepe’den topçu ateşiyle Büyük Türk Taarruzu başlar.
Mustafa Kemal Paşa’nın 27 Ağustos’ta, harekât hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına çektiği telgraf şu satırları içerir: “… Türkiye Büyük Millet Meclisi ordularının müstesna kıymet ve kabiliyeti sebebiyle yüksek Meclisi tebrik ederim. Komutanlarımızın sevk ve idarede düşman komuta heyetine üstünlüğü belirgin bir surette görülmektedir.” Ertesi gün İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Rauf Bey’e çektiği telgrafta da şöyle diyecektir: “Askerlerimiz pek keyiflidir. Yorulmak bilmiyorlar. Bu gece Afyonkarahisar’dayım, halk şenlik yapıyor.”
Mustafa Kemal Paşa cepheden bir telgraf da annesi Zübeyde Hanım ve Fikriye Hanım’a çekecek ve “… düşmanı kovmak gerektiğinden taarruz ederek Allah’ın lütfuyla attık. Afyonkarahisar’ı aldık… Siz müsterih olunuz! İnşallah duanız berekâtıyla bütün memleketimizi düşmandan kurtarmak nasip olacaktır,” diyecektir.
Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa da, 27-28-29 Ağustos günlerinde şu kısa notları düşecektir cebinde taşıdığı ajanda tipinde küçük defterine: “Her taraftan taarruz ediyoruz… Süvari ile ovaya hakimiz… Akşama kadar muvaffakiyetli harekât… Afyon’un işgali… Müşkülatlı yollardan ve düşman siperlerinden geçerek Afyon’a muvasalat… Şimalde top sesleri. Fırka 41’den ne haber. Merak. Dumlupınar’da muharebe. Şimalde muharebe.”*
29/30 Ağustos gecesi üç Mustafa bir araya gelir: Mustafa Kemal, Mustafa Fevzi ve Mustafa İsmet. Yapılan toplantı için Atatürk daha sonra şöyle diyecektir: “Üçümüz vaziyeti bir defa daha gözden geçirdik ve kesinlikle anladık ki, Türk’ün hakiki kurtuluş güneşi, 30 Ağustos sabahı bütün parlaklığı ile doğacaktır.”
Gelişmeleri Atatürk’ün cümleleriyle verelim:
“Efendiler, 26/27 Ağustos günlerinde, yani iki gün içinde düşmanın Afyonkarahisar güneyinde 50 ve doğusunda 20-30 kilometre uzunluğundaki sağlamlaştırılmış cephelerini düşürdük. Yenilen düşman ordusunun bütün kuvvetlerini, 30 Ağustos’a kadar Aslıhanlar civarında kuşattık. 30 Ağustos’ta yaptığımız savaş sonucunda düşmanın ana kuvvetlerini yok ettik ve tutsak aldık. Düşman ordusunun Başkomutanlığını yapan General Trikopis de tutsaklar arasında bulunuyordu. Demek ki, tasarladığımız kesin sonuç beş günde alınmış oldu.”
Ve 30 Ağustos 1922… Dumlupınar, diğer ifadesiyle Başkomutanlık Meydan Muharebesi kazanılır.
Gazi Mustafa Kemal, 31 Ağustos’ta gördüğü manzarayı şöyle anlatır:
“Muharebe meydanını dolaştığım zaman, ordumuzun ihraz ettiği zaferin azameti ve buna karşılık, hasım ordusunun uğradığı felaketin dehşeti beni çok mütehassis etti. Sırtların gerilerindeki bütün vadiler, bütün dereler, mahfuz ve örtülü yerler, bırakılmış toplar, otomobillerle, namütenahi teçhizat ve malzeme ile ve bütün bu metrukât aralarında, yığınlar teşkil eden ölülerle, toplanıp karargâhımıza sevk edilen esir kafileleri ile hakikaten bir mahşeri andırıyordu.”
Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nin 102. yılını, “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk Milleti denir.” diyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün şuur ve idrakini, aklını yol bilerek kutlamak dileğiyle… Saygıyla, minnetle ve şükranla anıyoruz…
Canan Murtezaoğlu
Yararlanılan Kaynaklar:
*İsmet İnönü; Defterler, s.42
Nutuk, İş Bankası Kültür yayınları, s. 454-455
Prof. Dr. Utkan Kocatürk; Kaynakçalı Atatürk Günlüğü, Atatürk Araştırma Merkezi
NOT: 2021’de yazılmış olan bu metin yeniden düzenlenmiştir.