Hoca Efendi
Bazı öğretilerin çok dar bir alana sıkıştırıldığı günümüzden 80 yıl öncesine…
***
Uzunca boylu, pembe yanaklı, bembeyaz sakallı, yumuşak ifadeli bir zattı İbrahim Efendi. Suadiye camisinin imamlığını yaptığı 40’lı yıllarda, ileri görüşlülüğü nedeniyle geri kafalıların boy hedefi haline bile gelmişti.
Bir gün ikindiyi kıldırmak üzere camiye girerken, mahallenin işsiz güçsüz takımından Recep’in para talebiyle karşılaşmış; yapacağı yardımın yiyecek alışverişine gitmeyeceğini tahmin ettiği halde, nefesi açlıktan kokan delikanlıyı kırmamış ve cebinde ne varsa çıkarıp vermişti. Alkol bağımlılığının insanı nelere sürükleyeceğini, ayrıca para talebini reddetmekle o kişiyi iptilasından kurtaramayacağını bilen bir kişi olarak.
Bir ispirto tiryakisine gösterdiği cömertlik yüzünden meslektaşlarının sert tepkileriyle karşılaşmış, işi, selamı kesmeye kadar götürenler dahi olmuştu dindar camiasında. Hoca efendi aldırmamış, bilge insanlara has bir sabırla beklemişti…
Yobaz dostları, alkol bağımlılığından kurtulmanın ancak hastane tedavisiyle mümkün olabileceğini, o gün hiç olmazsa bir krizin önlenmiş olduğunu gecikmeli de olsa anlamışlardı…
Dilek Kent
Yararlanılan Kaynak:
Dilek Kent; Erenköy’de Duvarlar, Cinius yayınları, s.70