Papa, Irak’ı niye öptü!
Geçtiğimiz günlerde Hıristiyan (Katolik) dünyanın ruhani lideri Papa Franciscus, Irak’a ilk kez bir ziyaret gerçekleştirdi. Bazı çevrelerce Papa’nın ziyareti, “Bayram değil, seyran değil. Papa, Irak’ı durduk yerde niye ziyaret etti?” sorusunun sorulmasına neden oldu.
Cevap gecikmedi…
Papa, Irak’a gelmişken, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY)’ni de ziyaret etti. IKBY, Papa’nın ziyareti şerefine sözde hatıra pulu bastırmıştı. Devlet liderlerinin ziyaretlerinde hatıra pulu bastırmak normaldir. Normal olmayan, pulun üzerinde sözde “Büyük Kürdistan” haritasının yer alması ve Papa’nın başının üstünde yer alan haritada Türkiye’nin Doğu ve Güneydoğu bölgesinde yer alan Gaziantep, Şanlıurfa, Mardin, Hakkâri, Van, Diyarbakır, Malatya, Erzincan, Muş ve Ağrı illerinin de sözde “Büyük Kürdistan” haritasına dâhil edilmesidir. Papa’nın bu haritadan haberdar olmadığını söylemek safdillik olur.
Papa ve sözde “Büyük Kürdistan!”
Bir kere şunu iyice bilmemiz gerekiyor; Papa, hiçbir ülkeyi ya da kişiyi durduk yerde ziyaret etmez. Gelmişken, bir de IKBY’ yi de ziyaret edeyim, ayıp olmasın demez. Neden mi?
Şimdi filmi biraz geriye, şöyle bir yüzyıl öncesine saralım ve oyunu bir kez daha hatırlatalım.
Tarihi, elbette tarihçilere bırakmak gerekmektedir ancak biz, her zaman şuna inanmışızdır;
I. Dünya Savaşı, Osmanlı İmparatorluğu’nun topraklarının ele geçirilmesi için kasıtlı olarak çıkarılmıştır. Nitekim savaşın ardından, İtalya’nın San Remo kentinde 18-26 Nisan 1920’de milletlerarası bir konferans düzenlenir. Konferansın amacı Osmanlı topraklarının paylaşılması ve Osmanlı ile yapılacak olan Sevr Antlaşması’nın şartlarını hazırlamaktır. Devamını, “İngiliz Sicimi’nden Amerikan Bezi’ne” adlı kitabımızdan paylaşalım:
“Ermeni-Kürt projesi hız kesmeden devam etmektedir. Önce Londra’da bir toplantı yapılır. Buradan bir sonuç alınamayınca, bu kez İtalya’nın San Remo kentinde toplanılır ve bölgede bir ‘özerk Kürt devleti’ kurma kararı alınır. San Remo Antlaşması 5 sayılı toplantı eki ile dünyaya ilan edilir. Bu kararla Kürdistan sınırı, ‘Fırat’ın doğusunda, Ermenistan’ın güney sınırlarının güneyinde, Suriye ve Irak-Mezopotamya kuzey sınırlarının kuzeyinde çoğunlukla Kürtlerin bulunduğu bölgeler’ olarak belirlenir. Yani bugünkü Irak, İran, Suriye ve Türkiye topraklarında bulunan bölgeler… Anlaşmanın uygulanması için İngiltere, Fransa ve İtalya hükümetlerinin oluşturacakları bir de ortak komisyon görevlendirilir.
San Remo Antlaşması’nın yukarıda belirtilen ‘Kürt maddesi’ de Sevr Anlaşması’nın 62. 63. ve 64. maddesi olarak benimsenir. Bu maddelere göre; Sevr Antlaşması’nın ‘Kesim III, Kürdistan’ başlıklı bölümündeki 62-64. maddelere göre Kürdistan’a önce ‘özerklik’ sonra ‘bağımsızlık’ verilecekti. 62. maddeye göre Sevr Antlaşması’nın yürürlüğe girmesinden sonraki 6 ay içinde İstanbul’da İngiliz, Fransız ve İtalyan hükümetlerinden üçer kişilik bir komisyon toplanıp ‘Suriye, Irak ve Türkiye sınırının kuzeyinde Kürtlerin sayıca üstün olduğu bölgelerin yerel özerklik planını’ hazırlayacaktı. 63. maddeye göre Türkiye, bu komisyonların ‘Özerk Kürdistan’ kararını kendisine bildirildikten sonra üç ay içinde yürürlüğe koymayı kabul edecekti. 64. maddede ise açıkça ‘Bağımsız Kürdistan’ dan söz ediliyordu. ‘Kürtler bu bölgelerdeki nüfusun çoğunluğunun Türkiye’den bağımsız olmak istediklerini kanıtlayarak’ Milletler Cemiyeti’ne başvurursa ve Milletler Cemiyeti de bunu kabul edip Türkiye’den, ‘bu bağımsızlığı’ kabul etmesini isterse, Türkiye bu bölgeler üzerindeki bütün haklarından vazgeçecekti. Maddenin devamında da Musul’daki Kürtlerin bu ‘Bağımsız Kürt Devleti’ ne katılmalarına Müttefik devletlerin hiçbir şekilde karşı çıkmayacağı belirtiliyordu.”*
İşgalci devletlerin 1920 yılında üzerinde mutabık kaldıkları işte bu San Remo Antlaşması’nın 5. Maddesi, onlara göre hâlâ yürürlüktedir. Emperyalist plan Mustafa Kemal Atatürk ile bozulmuş ve Lozan ile tarihin çöplüğüne atılmıştır ancak, Hıristiyan Batı bu plandan asla ve asla vazgeçmemektedir. Çünkü Türkiye, coğrafi açıdan kilit bir ülke konumundadır ve ele geçirilmiş bir Türkiye, Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar, hatta dünyada gücün yönetimini ele geçirmek, Amerikan güdümündeki İsrail’in de güvenliğini sağlamak demektir. İşte bu nedenle Kürt kartı, sürekli olarak ileri sürülmektedir.
Onlara göre Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da âdeta dört yapraklı bir yonca gibi oluşturulmuş Kürt bölgelerinin birleştirilmesi ile Ortadoğu’da sözde “Büyük Kürdistan devleti” kurulacak, bu bölgedeki ülkelerin sınırları değiştirilecek, “Diyarbakır, ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesinde bir yıldız, bir merkez” olabilecektir. Nitekim 2006 yılında dönemin ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice, 2003 yılında kaleme aldığı bir makalede “Bölgede 22 ülkenin sınırları değişecek” demişti. Yani, İngiltere’den sonra dünya jandarmalığını ele geçiren Amerika, bu haritadan asla vazgeçmiyor.
Papa’nın, Irak’ı ziyareti ve Türkiye topraklarını sözde Kürt devleti içinde gösteren hatıra pulunun bastırılması, Haçlı zihniyetinin devam ettiğinin de bir göstergesidir. Emperyalist Batı, Vatikan’dan ayrı düşünülemez.
Sonuç olarak, Irak ve Suriye’de, Türkiye’nin sınırlarıyla birleşik iki Kürt bölgesi oluşturulmuştur. Türkiye’de ve İran’da henüz başarılı olamadılar ancak çalışıyorlar. Sonrasında ise “Büyük Kürdistan Devleti” için yapılacak bir tek şey kalacaktır; Referandum, yani halk oylaması…
İşte Papa Franciscus’un ziyaretinin ardında yatan asıl gerçek bize göre budur!
Tülay Hergünlü – SMMM
Yararlanılan Kaynak:
* Tülay Hergünlü; “İngiliz Sicimi’nden Amerikan Bezi’ne”, Doğu Kitabevi, 2017, Sayfa 34, 36, 37