Yerküreden bize; gelecek için kıssadan hisse
Sevgili okuyucularımız,
Bilinen evrende inci tanesi gibi güzel bir gezegende yaşıyoruz. Ne var ki dünyayı elbirliğiyle koruyup geliştirecek, gezip doya doya deneyimleyecek, bir yandan da eğlenerek öğrenecek ve üretecek araç ve yöntemlerin farkındalığı ve uygulaması açısından yolumuz uzun…
Dünyamızın olağanüstü sayı ve çeşitlilikteki yaşam sistemleri birlikte ve uyum içerisinde devinirken, insanoğlu ve kızının cüretkâr üyeleri inat ve bilinçsizlik sonucu maddî yapay güçleri; para ve bilgi yığma/saklama, sahiplik kültür (süzlüğ) ü, teknoloji ve makina etkinliği, bu ürünlerini yönetme kalitesini bozan dalgalı duygu ve hırs durumu ile sorumluluk almadan gezegenimizi hallaç pamuğu gibi kullanabileceği yanılsamasında, kardeşlerine kötü bir örnek ve öğretmen olmaktadır.
Küresel işleyiş; ortaklaşmayan stratejik plaanlar veya ulusal, bölgesel plansızlıklar, uluslararası politik, ekonomik ve güvenlik işbirliklerinin yetersizlik veya yokluğu veya verimsizliğinden dolayı on yıllardır; BM (Birleşmiş Milletler), AB (Avrupa Birliği), NATO (Kuzey Atlantik İşbirliği Örgütü), iptal edilen NAFTA yerine gelen USMCA (Birleşik Devletler – Kanada – Meksika Ticaret Antlaşması), OECD (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) gibi birçok kurum ve kuruluş düzgün işletilememektedir.
(1. https://www.bloomberght.com/nafta-rafa-kalkiyor-yeni-serbest-ticaret-anlasmasi-usmca-2259175)
Gelişen uluslararası toplum, küresel ekonomi ve ileri teknoloji ile doğa ekosistemleri işleyişi bilincine göre uluslararası sistem güncellenememektedir.
Görünüşe aldanmayalım; ABD dikkat çekici ve aklıselim ile bağdaşmaz gözüken siyasî karar ve gelgitlere rağmen yüz yıllık stratejik plaan ve program ile yönetiliyor, denilmektedir. ABD, dünyada merkezî devletin küçük olduğu ülkelerden biridir. Federal eyaletler ve topraklar kendi yönetim ve çalışan yapılarına sahiptir. Federal hükuûmet Kasım 2024 itibarı ile yaklaşık 3 milyon kişiyi istihdam etmekte olup “on beşinci büyük” iş gücü kesimidir. Federal iş gücü, ülkenin en büyük iş gücüne kıyasla nispeten küçüktür:
“Bilimsel ve teknik hizmetler” (hukuk, muhasebe, reklamcılık ve danışmanlık dahil), kurumsal yönetim, idari ve destek hizmetleri ve atık yönetimini içeren profesyonel ve iş hizmetleri 22,8 milyon kişiyi istihdam etmektedir. (2. https://usafacts.org/articles/how-many-people-work-for-the-federal-government/) Olasılıkla; DOGE denilen ve ABD Başkanı’na bağlı “Hükümet Verimliliği Birimi”, 21. yy’da dev ABD Kamu Gemisi’ni üçüncü binyıla uygun görülen, yeni tasarladıkları özgün bir rotaya sokmak üzere çalışmaktadır. (3. https://youtu.be/Nl9_76TrNcg)
DOGE tarafından işten ayrılmaları önerilen ve 2025 yılı sonlarına kadar maaş ödemesi alacakları söylenen iki milyonu aşkın devlet memurundan 2025 yılı, Şubat ayı ortası itibarı ile yetmiş beş bini (75.000) aşkın kişi istifa etmiş, 19 Şubat itibarı ile de doksan beş bin (95.000) federal çalışan işten çıkarılmıştır. Ayrıca bir yıldan az zamandır işe alınmış 220.000 kamu çalışanının işten çıkarılma talimatı verilmiştir.
(4a.https://www.nbcwashington.com/news/local/how-many-federal-employees-have-been-fired-and-laid-off-what-we-know/3847944/?amp=1 ; 4b. https://youtube.com/shorts/foHqW-RkhZs?si=w3JJd-GaybpuRZ_y)
ABD halkının Kongre, yani yasama organına olan güveninin 2020’de %4’e düşerek, kendi deyimleri ile “tam bir demokrasi’ olmaktan çıktıklarını” basın ve araştırmacıların aracılığı ile ifade ettiklerini anımsayalım. (5a. Economist Magazine Democracy Index ; 5b. https://youtu.be/TfQij4aQq1k?si=L-qACrW-BlJYBdEy)
Princeton Üniversitesinin o yıllardaki araştırmasına göre; 2020’de ortalama Amerikan vatandaşlarının sıfır desteği ile kanunların geçme olasılığı % 30 iken, gene ABD vatandaşlarının % 100 desteklediği bir kanunun ABD Kongresi’nden geçme olasılığı % 30 idi. (6. Bakınız Dipnot 5b)
İki partili ülke siyasetinde, ABD seçmeninin % 24’ü Cumhuriyetçi, % 31’i Demokrat olarak kayıtlı iken, seçmenin % 42’si kendini bağımsız olarak kaydetmiştir. (7. Bakınız Dipnot 5b) 20 yıl boyunca yapılan araştırmalar, 1800 kamuoyu yoklaması tarama & değerlendirmesine göre ABD halkının 2020 itibarı ile Kamu Politikaları üzerindeki etkisi % 0 (sıfır) olduğu anlaşıldı. (Gilens & Page, 2014) (8. Bakınız Dipnot 5b)
ABD halkının çözümü, % 90 oranında desteklenen “Yozlaşma Karşıtı Yasa” kabulünde gördüğü ifade edilmektedir. Federal çözüm için ABD Anayasası’na dayanarak; şehir ve eyaletler düzeyinde yasalaştırma çalışmaları için, farklı & karşıt görüşlerin bir araya getirilmesi ve demokratik haklarını “hareket platformları” oluşturarak ifade ile ABD halkının gerçekleştireceği düzinelerce akademisyen, uzman ve bilim insanı tarafından bulgulanmıştır. (9. Bakınız Dipnot 5b)
ABD ekonomisine gelince ülkenin en büyük dışsatım (ihraç) ortakları Kanada ve Meksika ülkeleridir… ABD’nin en büyük dışalım (ithalat) ortakları Meksika, Kanada ülkeleri ve Çin’dir. (10. 2025 Yılı TC Ticaret Bakanlığı Uluslararası Anlaşmalar ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü ABD Ülke Raporu) Üçüncü bin yılın ilk on yılları olan zamanımızda ABD ekonomisi esas gücü olan “üretim ekonomisi” açısından önemli bir gerileme yaşamaktadır. 2008 Krizi’ni de başlatan üretim ekonomisinden, finansal piyasa ürün ve hizmetleri ile borç ekonomisi ticareti eksenine kayış kaynak ve zaman kaybına yol açmıştır. ABD Sanayisi 1970’lerde 203 milyon nüfusu ile yaklaşık 19 milyon kişi ile mal üretimi yaparken, 2020’lere gelindiğinde nüfus artışına rağmen (330 milyon kişi) mal üretim iş gücü 13 milyon kişi civarına düşmüştür.
(11a. https://tr.wikipedia.org/wiki/Amerika_Birle%C5%9Fik_Devletleri_demografisi ; 11b. Ekonomik İşkolları Bileşimi: https://tr.wikipedia.org/wiki/Amerika_Birle%C5%9Fik_Devletleri_ekonomisi)
2000’li yılların başından beri çok sayıda KOBİ (küçük orta boy işletme) Başkan Clinton’ın büyüme ve refah yılları ardından kapanma eğilimine girmiş gözükmektedir. Bununla birlikte genel olarak dinamik ve arayışta olan ABD ekonomisi yıllık bir milyon işyeri açıp bir o kadarını kapamakta, bu işletmeler 12 milyon kişi işe alırken bir o kadarını işten çıkarmaktadır. (12. https://advocacy.sba.gov/wp-content/uploads/2021/08/Small-Business-Economic-Profile-US.pdf)
Öte yandan ülke, sosyal güvenlik alanında dünyanın en pahalı sağlık sistemi ile her beş çocuğundan birinin yoksulluğuna engel olamamıştır. Ayrıca kişi başına düşen mahkûm sayısı Rusya ve Çin’den yüksektir. (13. Bakınız Dipnot 5b ; https://youtu.be/TfQij4aQq1k?si=L-qACrW-BlJYBdEy)
Yeni yıla yeni bir yönetim ile giren müttefikimiz ABD Devleti, atanan Sağlık ve İnsan İşleri Bakanı Kennedy’nin seçim, Kongre Yasama Onay Süreci ve işbaşı konuşmalarında ifade ettiği üzere, son derece sağlıksız bir beslenme rejimi ve zararlı gıda üretim & tüketim sistemine sahip olup, kamu harcamalarında Türkiye Cumhuriyeti’nin yıllık yurt içi üretimi olan 1 Trilyon ABD Doları’ndan katbekat daha yüksek rakamları israf etmekte, üretime dahil edememektedir. (14. https://youtu.be/o-BCMG198Yc)
Fransız iktisatçı Jacques Sapir’e göre daha sağlıklı bir ekonomi ölçümü olan “satın alma gücü paritesi” ne göre dünya ekonomisinin ilk dört ülkesi sıra ile; Çin, ABD, Hindistan ve Rusya olup, diğer ülkeler 2017 yılından beri Çin’in gerisinden gelmekte iken, Rusya ekonomisi Japonya ve üç yıldır resesyondaki Almanya’yı geride bırakmıştır. Satın alma gücü paritesi standartlaşmış ülke para birimi cinsi gerçek ekonomik gücü yansıtmadığından bilim insanlarınca önerilmektedir. Örnekle açıklamak gerekirse; Türkiye’deki bir tüketici aldığı bir ürüne 100 TL öder. ABD’de yaşayan bir başka tüketici ise aynı ürüne 80 ABD Doları (USD) öder. Bu durumda iki ülke arasındaki satın alma gücü paritesi oranı; 100 TL/80 USD=1,25 olarak bulunur. Bu oran 1 ABD Doları alım gücünün 1,25 TL’ye denk geldiğini göstermektedir.(15. https://finans.mynet.com/haber/detay/s/satin-alma-gucu-paritesi-nedir-satin-alma-gucu-paritesi-neye-gore-belirlenir-nasil-hesaplanir/446280/#:~:text=Örnekle%20açıklayalım%3B%20Türkiye’deki%20bir,TL’ye%20denk%20geldiğini%20gösterir.)
ABD sanayi kolu Gayrisafi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYİH) % 15’i iken imalat gücü iki yıl resesyon yaşayan, fakat ekonomisinde üretim çeşitlendirmesine giden Rusya’da GSYİH’nın % 26 olup ülke büyümeye devam etmekte olduğu belirtilmektedir. Avrupa kökenli bilimsel doktora çalışmaları Rusya’ya yaptırımların maliyetinin % 80’ine varanını Batı ülkeleri tarafından dolaylı olarak karşılandığı ifade edilmektedir. (16. https://youtu.be/-DL2BmJIIK8)
Dolayısı ile Amerika Birleşik Devletleri’nin; gümrük duvarları güncellemesi, stratejik ticaret yolları tedbirleri, iç üretime odaklanması, sınır ortakları ile farklı söylem ve uygulamalar ile yeni bir ilişki biçimi arayışına girme girişimleri bu açılardan da ele alınmalıdır. Çin’in uzak görülü ve planlı yönetim durumunu bilmemekle birlikte; bazı 20. yüzyıl kıssalarından ve birkaç bin yıllık kültürel ve siyasî varlığından dolayı o da aşağı kalmaz, denilebilir… Ancak 14. Beşyıllık Kalkınma Planı’nda ülkenin 2035 yılında “orta seviyede gelişmiş ülkeler düzeyine gelerek kişi başı 20 bin ABD Gayrisafi Millî Hasıla’lık (GSMH) ulusal gelir hedeflediği” ni belirtmek yerinde olur. (17. https://www.inovatifhaber.com/yazar/abdullah-ayan/cin-in-yeni-5-yillik-plani-ve-2035-hedefi-3000-kose-yazisi) Çin ekonomisi devlet desteğinde var olmakta olup ekonominin % 50’si devlet, % 30’u özel kesim, % 20’si de yabancı sermaye tarafından yönetilmektedir. Oranlar oynayabilir; genel yapı bu yöndedir.
Dolayısı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin bu noktada dikkat ve küresel gözlemle kendisine odaklanması önemlidir. Çin kültüründe yer aldığı üzere küresel ve yerel düzeyde her krizin (buhranın) anlamsal olarak da fırsat içerdiğini anımsamakta yarar vardır. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkeler ise Çin’e benzer durumları ile “orta gelir tuzağı” denilen engel dolayısı ile kişi başı gelirini 10 bin ABD Doları’nın üstüne çıkararak bunu üst rakamlara katlama güçlüğü yaşamaktadır.
Ülkemizin Dış Ticareti’nin % 80’i; istihdamın kamu hariç % 57’si, Kurumlar Vergisi’nin % 80’i, Business Europe’a da üye olan Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) üyelerince üretilmektedir. Dünyanın ekonomik ve politik merkezlerine yayılmış şubeleri ve yüzlerce araştırmacısı ile bu STK’mız öncülüğünde yapılan araştırmalara göre ekonomimiz; kadınlarda 5 milyon işsiz, gençlerde 7 milyon işsiz bulundurmaktadır. Yoksul çocuk sayısı ise 9.590.000 kişi olarak farklı bir düşünce kuruluşumuzca ortaya konmuştur. (18. TEPAV Araştırması, Kasım 2024,Tele 1 Kanalı Haberi)
Kurallı Piyasa Ekonomisi çerçevesinde; bağımsız Merkez Bankası ve ilgili kamu kuruluşlarımız devletimizin ülkemize ilişkin uzun, orta ve kısa vadeli stratejik amaç ve hedeflerine sadakat, ancak taktik karar verici özerklik ile yönetilebilmelidir .TÜSİAD Geleceği İnşa Raporu’na dayanarak; insan, bilim, kurum ve kurallar çerçevesi doğru şekilde yatırım ile yönetilirse; Dernek Başkanı Sayın Orhan Turan Türkiye’nin 20 yıl içinde 30 bin ABD Doları kişi başı GSMH’ya ulaşılabileceğinin hesaplanmış olduğunu ifade etmektedir. Verilere göre Avrupa ithalatından sadece % 4 pay alabilen Türkiye, ihracatımızın % 44-50’sini bu Bölge’ye yapmakta, Çin’e 40 milyar ABD Doları, Rusya’ya da önemli bir miktar dış ticaret açığı vermektedir. (19. https://www.youtube.com/watch?v=_nZnFG19i4U)
Özetle; toplumun farklı kesim ve özellikteki insan ve kurum kaynakları yönetimi artık profesyonelce yürütülmeli, bu da dünyadaki çok yönlü dönüşüm ve teknolojik sıçramalar düzenli ve derinlemesine incelenerek güncelleme ile yapılmalıdır. Özel/Kamu/STK içi kurumsal yönetim şekli, dil, teknik, sanat, sayısal ve birçok alanda bilgi, deneyim ve beceri eksikliği, spor, kültür, güzel sanatlar ve sosyalleşme gibi birçok insancıl boyutta olan yeni nesil yaşam boyu eğitim ve birey ile kurumlara yönelik bütünleşik destek gereksinimi, yurdumuzda ve bölgemizde yaygındır. Yeni bir planlama anlayışı ve sosyo-ekonomik dönüşüm, bu sefer ekonomi, politika, toplum, davranışbilim, değerbilim, bilgi teknolojileri vb. gibi çok dallı iş birliği çerçevesinde tasarım ile söz konusu edilmelidir. Türkiye Cumhuriyeti’ne özgü “Yeni Nesil Değişken & Karma Sosyo-Ekonomik” bir modelin ve “Küresel Paydaşlar Ağ Sistemi” tasarımının diğer seçeneklerle tartışılması önemli gözükmektedir.
Çin, ABD, Rusya, Avrupa ve Uzak Asya gibi farklı bölge ülkeleri ile kalkınma plan ve hedeflerinin akıl ve bilim süzgecinden geçirilmesi, tarihten ve günümüzden de önemli ders ve ipuçları çıkarılarak düşünülüp tartışılması, üçüncü binyılın ülkemize katacağı yaşamsal bir rol olarak değerlendirilebilir. Bu rol kesinlikle gezegenimizin doğal işleyişini iyi çalışıp anlamak ve topraklarımızdan başlayarak; Mavi Vatan, Uzay Vatan, Siber Vatan kadar doğal yaşam beşiğimiz Toprak Vatan’ı da araştırıp keşfederek hukuken ve fiziken koruma altında yaşa (t) mayı da içermek durumundadır.
Esin vermesi dileği, saygı ve sevgilerimizle…
Cengiz Gökdeniz