Türkiye’nin PISA serüveni (1 ve 2)
Yazının özeti:
PISA’nın amacı, dünya çocuklarının 15 yaşına kadar okulda öğrendiklerini hayatta kullanma becerilerini saptayıp, ilgili ülkelerle paylaşarak, o ülkelerin kendi eğitim sistemlerinde iyileştirme yapmalarını sağlamaktır. Türkiye 2003 yılından beri 7 ayrı PISA uygulamasına katılmış ve ne yazık ki hiçbirinde üyesi olduğumuz OECD ortalamasına ulaşamamıştır. Katılımcı diğer ülkeler içindeki durumumuz da parlak olmamıştır. Bunun temel nedeni çocuklarımıza dayattığımız EZBER EĞİTİM sistemidir. MEB, ezberi bozmak yerine ne yazık ki etik dışı yollarla başarısızlığımızı perdelemeyi seçmiştir!
PISA nedir, amacı nedir?
PISA, OECD tarafından 2000 yılından beri her 3 yılda bir uygulanan uluslararası bir değerlendirme sınavıdır.
PISA’nın amacı, dünya çocuklarının 15 yaşına kadar okulda öğrendiklerini hayatta kullanma becerilerini saptayıp, ilgili ülkelerle paylaşarak, o ülkelerin kendi eğitim sistemlerinde iyileştirme yapmalarını sağlamaktır. Bu iyi niyetli uygulamadan yararlanmak üzere, her yeni sınava daha fazla sayıda ülkenin katıldığı görülmektedir. Son olarak 2022 yılında uygulanan PISA’ya, 37 OECD üyesiyle birlikte toplam 81 ülke katılmıştır.
Ülkemiz, OECD’nin 20 kurucu üyesinden biridir. Bu anlamda PISA sonuçları, dünya ülkeleri içindeki başarımız ve özellikle de OECD içindeki sıramız açısından özel bir önem taşımaktadır. Türkiye 2003 yılından beri 7 ayrı PISA uygulamasına katılmış ve ne yazık ki hiçbirinde OECD ortalamasına ulaşamamıştır. Bu durum her sınavdan sonra ülkede yoğun eleştirilere neden olurken, belli ki MEB yetkililerini de arayışa zorlamıştır. Bu bağlamda PISA’nın özellikle son uygulamalarına baktığımızda, MEB’in PISA ile ilgili başarısızlığımızı perdelemek için iki temel strateji uyguladığını görmekteyiz.
Bunlardan biri, PISA sonuçlarından emin olmak üzere ulusal düzeyde uygulanan ABİDE ve TMF-ÖBA sınavlarıdır. Özellikle ABİDE Sınavında PISA formatına yakın sorular kullanılarak bir bakıma Türkiye’nin PISA sonuçları test edilmiştir. Ancak ortaya çıkan verilerin büyük ölçüde PISA sonuçlarıyla örtüştüğü görülmüştür. Eski Milli Eğitim Bakanı Sn. Ziya Selçuk, ulusal sınavlarda ortaya çıkan kötü sonuçları olabildiğince yumuşatarak şöyle özetleyebilmiştir: “Çocuklarımız okuduğunu anlamakta ve matematikte zorlanabiliyor‘ gibi pek çok veriye ulaştık. Bir sonraki aşama buna göre çözümler üretmektir.”
MEB’in, PISA sonuçlarını ulusal sınavlarla test etme ve gerçek durumu belirlemesi son derecede anlaşılabilir bir yaklaşımdır. Ancak önemli olan, bu tespitten sonra iyileştirme adına uygulanacak stratejidir. Sn. Ziya Selçuk, “Bir sonraki aşama buna göre çözümler üretmektir.” derken, eğitimde yeni bir yol haritasına, yeni bir stratejiye ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. Bu durumda MEB’den beklenen şey, EZBER eğitimin, dünya ölçeğinde çocuklarımızı getirdi durumu kavrayıp, hızla BİLİMSEL yani EZBERSİZ eğitime geçmesiydi. Oysa gördüğümüz o ki, bir yandan EZBER eğitime tam hız devam edilirken, diğer yandan da MEB’in PISA’daki başarısızlığımızı perdelemek üzere etik olmayan bir uygulamaya hız verdiği görülmektedir.
Bilindiği gibi, PISA Sınavına katılacak öğrenciler iki temel kriter belirlenmiştir:
- Sınava sadece 15 yaş grubundaki öğrenciler katılacaktır.
- Sınava katılacak öğrenci yüzdeleri belirlenirken, bütün okul türlerinin ülke genelindeki öğrenci sayıları dikkate alınacaktır.
Hazırlanan bütün ulusal raporlarımız, tartışmaya yer bırakmayacak şekilde, Türkiye’nin bu iki kritere de uymadığını göstermektedir.
NOT: Veriler ilgili PISA raporlarından alınmıştır.
TABLO ÖZETİ:
Tabloda da net olarak görüldüğü gibi Türkiye:
- PISA 2012’den itibaren, başarısı görece daha düşük olan ORTAOKUL, MESLEK LİSELERİ VE İMAM HATİP LİSELERDEN sınava aldığı öğrenci yüzdesini giderek azaltmıştır.
- Buna karşılık, PISA 2015’ten itibaren, başarısı görece daha yüksek olan Güzel Sanatlar Liseleri, Anadolu Liseleri, Fen Lisesi ve Sosyal Bilimler Liselerinden sınava aldığı öğrencilerin yüzdesini her yeni sınavda arttırmıştır. Bu anlamda en büyük artış Anadolu liseleri ve Fen liselerinde görülmektedir. Örneğin, PISA 2015’te Anadolu liselerinden sınava alınan öğrencisi sayısı % 21,6 iken 2022’de %56’ya çıkarılmıştır.
NOT: Veriler ilgili PISA raporlarından alınmıştır.
TABLO ÖZETİ:
- Tablonun birinci bölümünde, yıllara göre sınava alınan öğrencilerin sınıflara yüzde olarak dağılımı, ikinci bölümde ise o sınıflardan sınava alınan öğrenci sayıları verilmiştir.
- Bilindiği gibi, PISA, düzenlediği sınavlarda 15 yaşındaki öğrencilerin bu yaşa kadar eğitim yoluyla kazandığı zihinsel becerileri ölçmektedir.
- İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 11. Maddesine göre öğrenciler 7 yaşında ilkokula başlamaktadır. Bu yaşta ilkokula başlayan öğrencilerin 15. yaşında 8 ya da 9. sınıfta olmaları gerekir. Ancak tablodan da anlaşılacağı üzere Türkiye PISA 2012’den beri ağırlıklı olarak 10. sınıftaki öğrencilerini sınava almış, sonraki yıllarda 10. sınıftan PISA’ya katılan öğrenci oranını her yıl arttırmıştır. Hatta 2022 PISA sınavında bu durumu abartarak, 10. sınıftan sınava aldığı öğrenci sayısı 2012’de %66,4 iken, 2022’de %94,9’a çıkarmıştır.
Ali Rıza Çatal
Öğretmen, E. Milli Eğitim Müfettişi