Muzaffer Aksoy, “Meslek Hastalıkları ve İşçi Sağlığı Ödülü”
“Ben doktorluğun bir menfaat kapısı haline gelmesine katiyen taraftar değilim. Bu meslek belki de para üzerine kurulmayacak tek meslektir. Atatürk zamanının insanlarıyız biz. Bu nedenle bizler paradan çok bilimin kendisiyle uğraşmayı tercih ettik.”
Muzaffer Aksoy 1915 yılında Antalya’da doğar. Babası avukat, sonradan da milletvekili olan Numan Bey, annesi ise Nadire Hanım’dır. Babası çocuklarının tıp, hukuk, mühendislik gibi konularda eğitim yapmalarını istediğinden, Aksoy tarihe ilgi duymasına rağmen İstanbul Erkek Lisesi’ni bitirdikten sonra tıp tahsili yapar. Böylece 1940 yılında İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni bitirir.
Deniz ve Kara Kuvvetleri’nde olmak üzere dört sene askerlik yapar. Daha sonra Vakıf Gureba Hastanesi’nde iç hastalıkları uzmanı olarak çalışmaya başlar.
1947’de ise Mersin Devlet Hastanesi’ne uzman doktor olarak atanır ve 1957 yılına kadar burada çalışır. 1952’de hematolojide uzmanlık yapmak için ABD’ye giderek Boston’da “Blood” dergisinin kurucusu ve başyazarı olan Prof. Dr. William Dameshek’in klinik ve laboratuvarında kan alanında çalışmalar yapar. Aksoy, laboratuvardaki dergilerden birinde gördüğü bir yazı üzerine anti-fetal serum üretimi üzerine çalışmalar yapmaya karar verir. Bu araştırmayla ilgili makalesi 1955’te İsviçre’de bir bilim dergisinde yayımlandığında, uluslararası tıp topluluğunda büyük bir yankı yaratır.
Muzaffer Aksoy 1957 yılında Beyoğlu İlkyardım Hastanesi’ne atanır. Burada çalışırken UNESCO’nun tıp kolu olan CIOMS’un düzenlediği Anormal Hemoglobinler Sempozyumu’na davetli olarak gider.
1959 yılında doçentlik sınavını verir ve böylece akademik yaşamı başlamış olur. İstanbul Tıp Fakültesi, İç Hastalıkları Kliniği’nde eylemli doçent olan Aksoy, fakültede hematoloji dalını kurar.
Prof. Aksoy ayakkabıcılar üzerindeki istatistikî çalışmaları sonucunda benzenin lösemiye yol açtığı gerçeğini ortaya çıkarır. Benzen kullanan kundura üreticilerinde kansere yakalanma sıklığı üzerine yayımladığı makale üzerine ABD hükûmetinin açtığı davaya birinci derecede tanık olarak çağrılır. Bu dava sonucunda ABD’de sekiz saatlik çalışma süresince maruz kalınacak benzen oranı 10’dan 1 ppm’ye düşürülür. Çalışmaları sonucu bulduğu yeni hemoglobin “Hb İstanbul” adıyla dünya literatürüne girer. 1987’de ABD’nin ünlü yayınevlerinden CRC Press Aksoy’dan benzenin karsinogenestisi ile ilgili kitap yazmasını ister ve 1982’de bu kitabı yayınlanır.
1966’da profesör olan Aksoy, 1985 yılında emekliye ayrılır. Emekli olmasına karşın çalışmayı bırakmayan Muzaffer Aksoy, haftada birer gün Esnaf Hastanesi ve İstanbul Tıp Fakültesi hastanelerine giderek çalışmaya devam eder. Uluslararası alanda 150’den fazla makalesi olan Prof. Aksoy adına İstanbul Tabipler Odası tarafından “Meslek Hastalıkları ve İşçi Sağlığı Ödülü” adlı bir ödül oluşturulmuştur. Aksoy adına yazılmış, “Bilime Adanmış Bir Ömür: Muzaffer Aksoy” adlı bir kitap bulunmaktadır. TÜBİTAK’ın ilk tıp ödülü, 1969; Sedat Simavi Ödülü, 1981; Eczacıbaşı Ödülü; Dr. Ramazzini Bilim Onur Ödülü, 1984 gibi ödüllerin sahibi olan Aksoy, 2001 yılında hayata gözlerini yumar.
Prof. Dr. Özden Aslan Çataltepe
Kaynaklar
Lösemi’de Umut Işığı Türk Hekimi, Bilim ve Teknik, Ekim 1994, Syf 64-71
http://tr.wikipedia.org/wiki/Muzaffer_Aksoy
http://www.tarihvakfi.org.tr/icerik.asp?IcerikId=98