Vatandaş Okuması

Bilgi ile büyüyelim, akıl ile yükselelim, beynimizi özgür kılalım!

Kalem Kardeşliği

Kısa dönem yatırımlarının zorluğu


Ülkemizde yatırımların çoğu kısa dönem yatırımlar olarak gerçekleşmektedir. Herkesin bildiği gibi, bunun en önemli faktörü yüksek enflasyondur. Üstelik fiyat artışları gün aşırı ve hatta aynı gün içinde bile artıyorsa (hiperenflasyon) durum daha vahimdir.

Yatırımların teknolojik gelişmeler takip edilerek yapılması gerekir. Çünkü aynı malın daha az emek ve daha düşük maliyetle üretilebilmesi için kapitale dayalı teknolojilere ihtiyaç var demektir. Teknolojik gelişmenin tedarik edilmesi için düşük faizli krediler gereklidir. Ülkemizde enflasyon, faizlerin üzerinde gerçekleştiği için, sermayenin bir maliyeti vardır. Yatırım süresi uzadıkça yatırımın maliyeti artar. Aldığınız kredinin tarihi ile yatırımı gerçekleştireceğiniz tarih arasında yüksek enflasyondan dolayı sermayenin erimesi riski vardır. Yatırımın, gelecekte elde edilecek getirisinin bugünkü değerinin iyi hesaplanması gerekir. Getirisi daha az riskli olan yatırımlar işletmelerin piyasa değerinin yükselmesine, daha rekabetçi olmasına yardımcı olur.

Bugünkü sorunumuz ise açıklamaya çalıştığımız uzun vadeli yatırımlar değil. Uzun vadeli yatırımlarını tamamlamış piyasadaki işletmelerin, yaşam döngüsünü kısa vadeli yatırımlarla nasıl sağlayabileceğidir.

Bir üretim firmasısınız ve birkaç yıldır faaliyetinizi sürdürmekte olan bir döngü içindesiniz. Bu bağlantı dâhilinde günümüzde sabit sermaye yatırımlarının tamamlanma aşamasından sonraki en fazla çekilen sıkıntı, işletme sermayesinin döndürülebilmesi, yönetilebilmesidir. Genelde, işletme sermayesi, faaliyet gelirlerinin elde edilmesi için gereken değişken giderlerden başka bir şey değildir.

Değişken giderler, kısa dönem kullanımlarında, ihtiyaca göre girdilerin değiştirilebileceği işletme sermayesi türüdür. İşletme sermayesinin yönetilmesi, yani yetirilmesi daha zordur. Süreklilik ve hareket halindedir. Güncel işlemler, devamlı değişken sermaye üzerinden döner.

Fabrikanız sabittir, sermayeniz sabittir, makineleriniz de sabittir. Fakat yatırdığınız sermayenin  (buradaki sermayeden kasıt, yatırım sermayesidir)  getirisi, makinelerin çarklarının dönmesi, işçilerin üretime katkı vermesi için işletme sermayesine olan ihtiyacınızdır.

İşte, burada teknolojik etkinlik devreye girmektedir.  Teknolojik etkinlik;  kullanılan üretim faktörlerinden, o malın üretimi için en uygun bileşimin seçilmesidir. Bir başka deyişle, üretim için en gerekli, en uygun üretim faktörleri seçiminin sağlıklı bir şekilde yapılması ve dolayısıyla üretim faktörleri seçiminden kaynaklanan girdi israfının olmamasıdır. Değişken girdilerin etkin kullanılabilmesidir. (etkinlikten amaç, teorik olarak tüm değişken girdilerin yüzde yüzünün kullanılabilmesidir)

Gerçek üretim kapasitesinin belirlenebilmesi, durumu daha kolaylaştıracaktır. Kapasite kullanım oranlarının iyi belirlenmesi, değişken giderlerin verimli kullanılmasına, israf edilmemesine katkı sağlar.

Günümüzde, İşletmelerin faaliyetlerini dahi yürütebilecek kredi bulamaması, kapasite kullanım oranlarını, planlana uygun üretim yapma aşamasında oldukça düşürmektedir.

Normal kapasitesine göre çalışmaya başlayan, ancak kredi bulmakta zorlanan üretici firmaların, çoğu zaman, değişken giderlerden biri olan hammadde ve malzeme tedarikinde zorlandıkları en bilinenlerden biridir. Uzun vadeli satın alımlar nedeniyle, girdi maliyetleri yükseldiği için işletmeye peşin bir sipariş geldiği anda, işletme, üretim planının dışında hareket edebilmekte, mevcut üretimini, yeni siparişe göre yarıda kesip, yeni ürüne göre ayarlamalar yaptıktan belli bir süre sonra tekrar üretime devam etmektedir.   

Bu arada kesilen üretimden dolayı, boşa geçen zaman maliyetleri göz ardı edilebilmektedir.

Genelde aynı ürünleri üretenler için risk daha azdır. Devamlı bir alışkanlık haline geldiğinde görünmeyen maliyetlerden dolayı zararlar oluşabilmektedir.

Hatanın başlangıcı, böyle durumların planlamaya alınmamış olmasından gelmektedir. Normal üretimin durdurulup, araya yeni üretim sokulması durumunda,  “planlamanın planlanması” yapılmalı, daha ilk planlama aşamasında bu durumlardan dolayı ikinci, üçüncü planlama senaryoları ve esnek bütçeler hazır olmalı, farklı talep değişimleri dikkate alınarak, kısa dönem üretim faktörlerinin değiştirebileceği durumlar dikkate almalıdır.

İşletmeler, kısa dönemde, tüm faktörlerini değiştirebilme kapasitesine sahip değildir. Ancak, üretim faktörlerinin bir kısmını, en azından bir tanesini değiştirebilir. Bunlar; işgücü, hammadde, enerji gibi değişken giderlerdir.

Üretim değişikliği yapıldığında, kısa dönem değişken faktörlerinden veya faktöründen en az birini artırarak üretim artırılmaya ve zamandan tasarruf edilmeye çalışıldığında, değişen faktörlerin verimi, belirli bir düzeyden sonra mutlaka azalacağından, faktör bileşimlerine çok dikkat edilmelidir. Genelde görünmeyen zararlar buralardan gelmektedir. Örneğin; Kısa dönemde, değişken üretim faktörü olan işçi sayısını artırarak üretim değiştirilmek (araya yeni üretim sokmak gibi)  istendiğinde, diğer üretimlerin teslimat zamanlarını da gecikmeden teslim edilmesi dikkate alınarak yapılıyorsa eğer, bilinen azalan verimler yasasına göre, belli bir süreden sonra, artırılan her işçi, birim başına üretim verimliliğini düşürecektir.

 

Cengiz Hergünlü – SMMM-Bağımsız Denetçi
www.hergunlu.com


Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir