Çağrı
Türkiye Cumhuriyeti ve Devleti’nin tarih ve akıl bilinci sahipliğine açık birey ve kadrolarına açık çağrıdır:
Bazı belediyeler epeydir masum ve sağlıklı sokak hayvanlarını toplayıp öldürmekte veya aynı sonuca gidecek süreçlere teslim olmaktadır.
Bir belediyemizin “sokak hayvanlarını toplamamıza karşı çıkmayın, aksi takdirde sahipli hayvanlarınızı da toplarız,” şeklindeki uyarısı, diğer bir çok keyfi davranış ile birlikte toplumsal sağduyu ve sabrı zorlamaktadır. Hayvan varlığını yok etmenin önünü açmak, uygulamak ve insanlık vicdanını yok saymak, cehaletimizin tepe noktalarından olup hoş görülemez. Ülkemizin yürütme ve yasama organlarının ilgili birimlerine, akıldışı Hayvan Hakları Yasası’nı tasarı safhasında iken geri çekilmesi için dilekçe dahil birçok talep yöneltilmiştir. Yıllardır doğanın bitki, ağaç, toprak ve dağ varlığı, ne anlama geldiklerinin bilinmemesinin verdiği rahatlık ile para ve güç uğruna zarar verilip ortadan kaldırılırken, ülkemizdeki bilgi ve bilinçsizliğimizin yeni kitle hedefi dört ayaklı canlılarımız olmuştur.
Bu durum kabul edilemez.
Birbirine ad verecek kadar bilinçli kuşlar, sevip anımsayan bilinçli çiçekler, aile kurup annelik, babalık yapan konuşkan, bilinçli ağaçlar ve cahil ama potansiyeli (gizilgücü) yüksek biz insanlar varız. Geçmiş yazılarımızda bu konulara değinmiştik.*
Dünyada okyanuslarımızı, daha uzayı tanıdığımız kadar tanımadığımızı biliyor muydunuz? Ya güzel ülkemizin denizleri ve karaları? Sivas’ın aynı anda üç mevsimi yaşadığını duymuş muydunuz?
Akıl ve bilimi öne alan ülkelerde, bilim adamları balinalar ve kara canlılarının aktif ve pasif olan genetik kodlarını okuyup bu canlılarımızın geçmişte ve bugün sahip oldukları bilgi, deneyim ve potansiyeli görebiliyorlar. Bizde ise Yasa Koyucu’nun kanunen hayvanları 2019’daki Yasa’da “mal” dan “kendinin sahibi olan canlı” ya terfi ettirip bunu önceki haftalarda fiilen geri alışı var.
Bizim yarattığımız sokaklarda bizlerle yaşam alanlarını paylaşmak için çabalayan ve artık yasal olarak birer birey olan canlıların özgürlükleri, fiilen iptal edilip tek seçenek olarak çoğu il ve ilçede henüz olmayan barınma merkezlerine toplanmaları kararı alındı. “Ötenazi” kavramının anlamını bilmeyen “uzman” ve “siyasilerimiz” iki haftadır hayvanlara yönelik yaşadığımız toplu ve bireysel can almaların başlamasının yolunu açtı. Sıradan görünümlü insanlarımız pijamaları ile yavru kedileri öldürüp sağa, sola atmaya, lüks ciplerini köpeklerin üzerine sürmeye başladılar. Bizler de videolarını seyrediyoruz. Akıl tutulması sürecinde belediyelerimizi ve haftalardır sessiz kalan, bir yargı başvurusunu bir türlü yap (a) mayan “her partiden” belediye ve parti yöneticilerimizi saymıyorum bile…
Osmanlı’da ve bugün hayvanlara, bitkilere yapılanları biliyoruz. Zalimin zulmü örneği toplumumuz hatalarından çok çekmiş, çekmektedir. 1910’daki meşhur “Hayırsız Ada Felâketi” aslında bir yabancı ülkeye deneyler için satılıp ihraç edilmek üzere toplanan binlerce köpeğin halk tepki gösterince ihraç edilmeyip bir adaya terk edilmesinden ibarettir. Aç ve susuz, uzun çığlıklarla… Aktarılanlara göre ilgili adanın civarındaki İstanbul geceleri hayvan çığlıkları ile inlemiştir.
Yönetim ve toplum olarak sevgi ve değerbilmezliğimiz dolayısı ile Batı’daki benzerleri ile buluşup on yıllarca gezegenimize ve insan başta, canlılarımıza zarar verilmiştir. Atamız ve arkadaşlarının emekleriyle kardelen çiçeği misali yeniden doğrulan Türk Uygarlığı da her türlü iç ve dış zarar verenlerin değerbilmezliğine hedef olmuş ve bilinçsizliğimizin mağduru olmaktadır. Bizim işimiz; her alanda farkındalık için ve Cumhuriyet Kasımız’ı çalıştırmak için çabalamak olmalıdır.
Sözgelimi hayvan hakları için ABD, İngiltere, İspanya ve Almanya’daki ileri uygulama ve yasaların, sivil toplum kuruluşları ile kamu ve gönüllü halkın işbirliklerinin gelişmiş uyarlaması ülkemizde yapılandırılmalıdır. Bunun için insan kaynağı başta olmak üzere tüm olanaklar vardır.
Dünya Bilim Toplumu, yıllardır doğa ve hayvanların konuşmalarını çözümlemekte, canlıların genetik özelliklerini okuyup işleyebilmektedir. Birden fazla ülke, elli yıldan uzun zamandır keşif yaparak diğer gezegenler ve uydularına iletişim, navigasyon ve fiziksel altyapılarını tasarlamakta, kurmaktadır. Durum böyle iken; birçok yerde ve de tam yüzyıl önce kendi yazdığımız Astronomi Dersi Kitabı’nı okullarımızda okutan ülkemizde, yönetimimiz ve muhalefetimizin kurum ve kuruluşlarının kafayı kuma gömen yetersiz, bilgisiz, bilgesiz durumu içimizi acıtmaktadır.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşuna giden süreçte çok derin acılar yaşamış olup ABD, Çin, Rusya, Fransa, İngiltere ve birçok dünya ülkesi de benzer süreçleri yaşamıştır. Dünya ülkeleri zaman zaman güç, ihtiras ve olanak (sızlık) larını hazmedemeyip tarihe mal olan büyük trajedilere imza atmış, ardından kendi içlerinde gönüllü veya zorunlu toparlanma ile iç barış kurumu ve uluslararası işbirliği ve ticarete sığınmışlardır.
Dünyada ekonomi, ticaret ve refah üretimi ile birçok temel bilimsel çalışmalar ve turizm faaliyetleri okyanuslar ve denizler ekseninde oluşuyor. Diğer ülkelerin kara toprakları yanında; Mavi Vatan, Uzay Vatan ve Siber Vatan gibi alanlarına sahip çıkma mücadelesi kayda değerdir. Ülkemiz de bu kavramlara kimisinin isim babalığını da yapan aydın ve teknokratları eliyle sahip çıkmaya gayret etmekte, bu insanlarımızı ulusal ve uluslararası topluma katma değerleri dolayısı ile destekleme sorumluluğu taşımaktadır.** Görece olarak toplumumuz için yeni olan bu kavramlar ve kapsamları, ekonomik refah ve ulusal güvenlik ile uluslararası barış ve küresel istikrar çalışmalarının anahtarlarındandır.***
Atatürk karmaşık ve kapsamlı bir mücadele ile yola çıkış motivasyonları yanlış ve benmerkezci yöneticilerin başını çektiği “uygar” devletlere karşı emsali görülmemiş bir sonuç ile Cumhuriyet’i kurmuştur. Bu varoluş ve aydınlanma çabalarından nasibini alabilen atalarımız ve çağdaşlarımız da on yıllardır ülkemizin hakikî muasır medeniyet rotasına kalıcı olarak yerleşmesi gayretindedirler. Bu yazının yayımlandığı Vatandaş Okuması sitesinin birbirinden değerli yazarları; birçok meslektaşlarının ülkemizdeki çabalarına katkı olarak yıllardır bu konuları kapsayan tarih ve bilim ekseninde dünden bugüne gelen süreçleri, siz değer verdiğimiz okurlarımıza gecelerini gündüzlerine katarak aktarmakta, ardı ardına kitap ve sesli & görüntülü çalışmalar yayınlamaktadırlar.****
Üzülerek görüyoruz ki tarihten ders alamayan, dolayısı ile akılcılık ve bilinçten uzak kalmış ve gene büyük güçlere yön vermeye çalışan bazı guruplar ülkemizi, bölgemizi ve yerküremizi etkileme gayretindeler.
Bugün bilinçsizlik ve ezberle yüzyıl öncesinin acımasızlık ve travmalarını çağa uyarlama gayreti düşündürücüdür. Geçtiğimiz binyılın ölçüsüz hırslarını ve empati yoksunluğunu üçüncü binyıla taşımak için bir sakınca görmeyen ırkdaşlarımız, tarihteki felâket ve travmaları tekrar ettirmeye yatkın gözükmektedir. Geçtiğimiz yüzyılda, Albert Einstein gibilerin (kitle imha riski dahil) gidişatı fark edince mücadelesini son günlerine kadar verdikleri (https://www.imge.com.tr/kitap/einstein-yasami-ve-evreni-walter-isaacson-9786257314626) :
– “Barış İçin” kolluk kuvvetlerinde birliktelik,
– Uluslararası Karar Alma, Uygulama (hattâ Yargı) Örgütleri’nde yasal işbirliği başlıkları;
Birleşmiş Milletler, NATO, Şangay İşbirliği Örgütü, BRICS gibi başı çeken uluslararası örgütlerce hızla ele alınıp tartışılmalıdır. Teknoloji, insan ve doğal kaynaklarımız dünyayı bu nüfus ile yok etmeden yaşatmaya yeter. Ancak değer vermeyenlerimizin bu önemsememe alışkanlıklarından vazgeçmesi elzemdir. “Öğrenmeyi öğrenerek, yaşam boyu eğitim” sistemlerinin kurgulanıp hayata geçirilmesini olanaklı kılmaları gerekli gözükmektedir.
Dolayısı ile başlığı oluşturan “Çağrı”; artık korku ve nefret yerine sevgi, öfke yerine bilim ve çıkar yerine gerçeğin peşinden gitmemizdir. Sokağımızdan yerküremizin geneline kadar her konuda eleştirel düşünceyi, tarih bilincini ve zahmet ile rahmet; yani karar, emek ve getirisine eşit katılım kültürünü canlandırmaktır. Teknolojiyi ve hukuku olmaları gereken doğrultuda, kendimizi değil hepimizi kurtarmak ve korumak için işletmektir. Tarihi yok saymadan tabandan tavana devlet, bilim ve toplumsal katmanlar arası zincirleme bir eşgüdüm ve çaba ile sorunlarımıza çözüm üreterek ülkemizi rotasına oturtmamızdır.
Esin vermesi dileğiyle,
Cengiz Gökdeniz
*https://vatandaşokuması.com/tag/cengiz-gokdeniz/
**https://bau.edu.tr/haber/15945-kita-sahanligi-ve-munhasir-ekonomik-bolge nedir#:~:text=%5B1%5D.,mili%20mesafe%20olmasi%20şeklinde%20tanımlanmaktadır.
***https://mavivatan.net/mavi-vatan-kavrami-ve-onemi/
**** www.vatandasokumasi.com; https://youtube.com/@cananmurtezaoglu2842?si=duMx0zPOiwgtoVtk