Benim kazancımdan sana ne yapay zekâ
Makalenin başlığı, geçmiş dönemlerdeki ödenmemiş vergi ve diğer kamu borçları ile tarhiyat sonu uzlaşma neticesinde çıkan tüm borçların, 7440 sayılı kanuna göre yeniden yapılandırılması aşamasında, sahip işletme yöneticisiyle aramızda geçen diyalogla bağlantılı.
Ödenmesi gereken kamu borçlarının tutarını açıkladığımızda, çıkan sonuca hemen itiraz edilmesi aşamasında -sanki vergiyi istendiği gibi çıkarmak bize bağlı- kazançlarınıza göre çıkan en son tutar böyle görünüyor dediğimde, sahip yöneticinin bana; “benim kazancımdan sana ne” demesi sonucu oluşan bir başlık.
Biliyoruz ki; zaman içinde, mali işler alanında da muhasebe kayıtsal işlemlerin, raporlama kayıt ve sonuçlarının, sorulan sorulara cevap verme hizmetlerinin “yapay zekâ” tarafından yapılacağıdır. Peki; aynı yaklaşım yapay zekâya yapılsaydı -benim kazancımdan sana ne- sonucu nasıl olabilirdi?
Zannedersem, yapay zekâ cevabında: Efendim, vergiler kazancınız üzerinden değişik kanunlara uygun ve teknik hesaplamalar sonucu meydana gelir. Hesaplamalarıma göre çıkan sonuç bu, diyecekti. Öderseniz bu kadar indirimden yararlanabilirsiniz, ödemezseniz çok daha yüksek bedel ve zararlara katlanmak zorunda kalabilirsiniz cevabı neticesinde, yapay zekâya karşı nasıl bir tavır takınılacaktı, onu tasavvur edemiyorum, kızgınlığın yansıtılması konusunda. Herhalde, insan çalışan yöneticilerinin absorbe ettiği stres yükünü yapay zekâya yansıtamayacaklardı. Bunun sonucunda, rasyonel kararlar verilmesi yönünde stratejiler belirlenmesi kaçınılmaz hale gelecekti.
Yapay zekâ bunu başarabilir. Yapay zekâ öğrenen bir makinadır. Bu aşamada ona yol gösterecek, tecrübeli, bilgi donanımlı çalışanlara ihtiyaç vardır. Örneğin; faturaların muhasebeyle nasıl eşleştirildiğinin yapay zekâya öğretilmesi gerekir. Bu öğreti sonucunda, yapay zekâ hem işleri yoluna koyup sağlamış olduğu veri sonuçlarının yorumlanabilmesi, karar alabilme mekanizmasına dönüşebilmesi için aynı elemanlara ihtiyaç vardır. Daha hacimli işletmelerde; yapay zekânın kullanıldığı tüm süreçlerde, bilgi donanımlı eleman istihdamlarına başlandı. Çok bilgili, çok donanımlı, entelektüel elemanlarla çalışmak zorunlu hale gelmiştir. Yani bu aşamada yapay zekâ tek başına yeterli olamayacaktır.
Konumuz olan vergi mevzuat ve teknikleriyle klasik anlamda, bireysel bilgi ve tecrübeye göre hesaplamalar yapabilmek bir ayrıcalık olmaktan çıkmıştır. İşletmelerin, sürdürülebilirliğini sağlayabilmelerinin diğer bir özelliği teknolojiye önem vermek, yüksek teknolojiye yatırım yapma yollarını zorlamaktır. Bizler ise, manuel yapılan klasik işleri, düşünen makinelere devretmeliyiz. Bunun sonucunda, işletme kazancının -karar alabilme mekanizması- sadece sahip yöneticilere ait olmadığını, kazancın tüm çalışanların katkısıyla oluştuğunu verilerden çıkarabilmek, kişilere dayalı klasik yönetim davranışsal biçimlerden vazgeçilmesi gerektiğini ispatlamak gerekir. Kazancın şahsiliği, beyan aşamasında yanlış anlaşılmamalı, tüzel kişiliğe sahip işletmelerde kazancın işletmenin kendisine, yani işletmenin bütününe ait olduğunun kavranması gerekir. İşletmeyi oluşturan kütlenin, süreçlerdeki parçalardan meydana geldiği, bu parçaların sentezi sonucunda yönetişimin oluştuğu, kazancın böyle meydana geldiği, resmin bütünü görebilmek açısından değer arz etmektedir. İşletmelerin değeri sadece ödenen vergilerin yüksek veya düşük olmasıyla değil, enformasyon çağına ayak uydurabilmesiyle meydana gelmektedir. Kazanç yüksek olursa vergi zaten ödenecektir. Önemli olanın, vergilerinde planlama dâhilinde olması gerekliliğinin bilinmesidir. Bu bağlamda bilgi, en pahalı girdi haline gelmiştir. Uzun vadeli proaktif olabilmenin öneminin yanında, değişmeleri, farklılıkları hemen, şimdi, şu an gözlemeyebilme önemi fırsatlar yaratır.
Yapay zekâ KOBİLER için daha önemlidir. Bilginin güncellenmesi zorunluluğu, bilgi-işlem süreçlerinin çok ilerisinde bir hale gelmiştir. Bütün bu bilgiler ışığında mali işler alanında yaptığımız hizmetlerde, KOBİ dediğimiz (Küçük ve Orta Boy İşletmeler) işletmelerde, gelecekte iş yapabilme kabiliyetlerini güncel hale getirmenin ana amaç olarak benimsenmesi gerekir. Günlük rutinler yapay zekânın işi olacaktır. Sahip yöneticilerin, günümüzde bile, önlerine gelen A4 kâğıtlarına dökümleri yapılmış olan, belli bir tarihle sınırlandırılmış, klasik raporlarla işlerini yönetmeye çalışmaları hızın gerisinde kalmalarına neden olmaktadır. Oysa hızlı değişen, değişken bilgi verilerinin, bilgi teknolojilerinden yaralanarak, dakika kaybetmeden pozisyon almalarını sağlayacak yapıların oluşturulması gerekliliğine ayrıca dikkat çekmek amaçlarımız olmalıdır.
Sahip yöneticiler, kendilerinin ve işletmelerinin geleceği için bu ve benzeri uyarıları dikkate almak durumundadırlar. Sanayi devrimini kaçırdığımızı, hâlâ sıkıntılarını çektiğimizi her daim hatırda tutmalıyız.
Cengiz Hergünlü – SMMM-Bağımsız Denetçi
www.hergunlu.com