Yarın, bilimsel olarak ne olacak?
Geleceğin belirsizliğinin yarattığı tedirginlikler; risk alabilmek, yatırım yapabilme veya hayatımızı, işlerimizi planlayabilmek açısından önemli tereddütler yaratmaktadır.
Aslında belirsizlik ile risk arasında ince bir ayırım var.
Belirsizlik, gelecekteki sonuçları kesinlikle bilinemez anlamında olmasına rağmen, bazı belirsizliklerin yaratacağı sonuçların, diğerlerinden daha muhtemel tanımlanabilecek sonuçları olduğunu ayırt edebildiğimizde, risk kavramı ortaya çıkmaktadır.
“Yani belirsizlik tanımlanabiliyorsa buna risk diyebiliriz.”
Bilim; basitçe, yoğun araştırmalar ve bazen önemli hayatî risklerin alınması (ilk uçakla uçma denemeleri gibi…) ile deneyimler sonucunda meydana gelebildiğine göre, her türlü verinin bilimsel değerlendirilmesi sonuçlarına uygun, eyleme geçmemizi sağlayacak kanaatlere sahip oluruz.
Veriler, sübjektif veya objektif veri olabilir. Sübjektif verilerin, sadece ihtimalleri değerlendirme imkânlarına göre analiz edilebilme imkânları vardır. Bu ihtimaller için olayın sıklık derecesine göre sonuçlar elde edilebilir ve veri olarak kabul edilip değerlendirme yapılabilir, eyleme geçme kararı verilebilir.
İşte bu eyleme geçme kararımız risk aldığımız anlamına gelir.
Örneğin; bir organizatörün, yarın bir açık hava konseri düzenleyeceğini varsaydığımızda, organizatörün yarın havanın nasıl olacağı konusunda kesinlikle bir bilgisi yoktur. Organizatör, bu belirsizliğin sonucunda, daha önceki yıllarda ve aynı döneme denk gelen aylardaki yağmur yağma durumuna göre bir ihtimal tablosu hazırlarsa, yağmur yağma olasılığına göre bir olasılık yüzdesi oluşturabilir.
Hazırlanan ihtimal tablosu bir veridir. Fakat zayıf olasılık içeren bir veridir ve risk alma konusunda bize çok az hareket imkânı tanır. Bu verilerin incelemesi ve değerlendirilmesi sonucunda, eğer yüzde 60 yağmur yağma olasılığına ulaşılırsa, konseri yapma kararı verilirse ya 15.000 Tl kazanılacak veya 15.000 Tl ve diğer masrafları kadar zarar edecektir. İlaveten konseri iptal etme yönünde bir tercihte bulunma seçeneğini de unutmamak gerekir.
Bu sonuçlara göre yağmur yağma ihtimali ½ den fazladır. Sonuç olarak, zayıf bir ihtimal de olsa tamamen yağmur yağma konusunda belirsiz bir durumdan, verilerin değerlendirilmesi sonucuna göre sübjektif de olsa, belirsizlikten risk alma veya almama durumu hâsıl olmuştur.
Fakat risk alma kararları sübjektif ihtimaller yanında objektif olan, daha bilimsel verilere dayalı çıktılara göre değerlendirilirse, risk alma durumu ne olur? Mesela meteoroloji tamamen bilimsel çalışmalara dayalı olarak, yarın yağmur yağma ihtimalinin %30 olduğunu açıklarsa, organizatör nasıl bir karar almalıdır? Burada yatırımcıların risk iştahına sahip olma veya olmama durumuna göre karar verebilme sonuçları değişebilir.
Önemi olan meteorolojinin verdiği %30 yağmur yağma olasılığını oluşturan verinin doğru, gerçek ve her şeyden önce güvenilir olabilmesidir. Meteorolojinin yanılma payının standart sapmasının önceki yıllara göre hangi yüzdeye dayandığının ve varyantının ne olduğunu bilmek önem taşımaktadır.
Aksi takdirde aldığımız riskler özellikle yatırımcıları felakete getiren sonuçlar doğurabilir…
Geleceğin belirsizliğini ve riskini uzun dönemlere yayarak yapan yatırımcılar açısından incelediğimizde, yayınlanan enflasyon, nominal veya reel faiz oranları, gelecekteki belirsizliği, alınabilecek risklere çevirebilecek verilere dönüştürmektedir. Eğer veriler bilimsel olan (ekonomi veya iktisadi genel kabul görmüş teknikler vb.) sonuçlara dayanıyorsa, değerlendirmelerimizi doğru, gerçek ve güvenilir olduğuna inandığımız verilere göre değil, dünya ve ülke gerçeklerine uygun olan rasyonel verilere göre tercih etmek ve kullanmak zorundayız.
Bir işletmenin değeri, yapılan yatırımların sonucunda, gelecekte elde edeceği nakit akışının risk derecesine bağlıdır. Riski yüksek yatırımları olan işletmelerin değeri, riski düşük yatırımları olan işletmelere oranlara daha fazla tercih edildiğinden daha değerli firmalar haline gelebilmektedirler.
Bundan dolayı yıllara yaygın olarak yapılan yatırım riskinin iyi hesaplanabilmesi gerekir.
Gelecekte elde edilecek nakit akımlarının bu günkü değerini doğru hesaplayabilmek, bu sonuçlara göre yatırım kararları alabilmek için en azından reel faiz anlamında, ülke enflasyonun doğru, gerçek rasyonel olması gerekmektedir.
Enflasyon oranlarının rasyonalitesi hakkında karar vermek yine yatırımcı firmalara aittir. Kullanılacak verilerin doğruluğunun bir risk içerdiği unutulmamalı, gerekirse kendi enflasyonumuza göre kararlar alabilmeliyiz.
Belirsizlikler karşısında risk alabilmek, geleceğin, bugünün hizmetine sokulması anlamına gelir.
Eğer risk alabilen ve tercih yapabilen girişimciler olmasaydı bugün dünya çok daha farklı ve belki de daha zor yaşam koşullarına bağlı bir ortama dönüşebilirdi. En azından teknoloji bu kadar gelişme göstermeyebilirdi.
Faydalı olması dileğiyle…
Cengiz Hergünlü – SMMM-Bağımsız Denetçi
www.hergunlu.com