Kur artış riskinde görünen köy
Eskiden büyüklerimiz “görünen köy kılavuz istemez” atasözünü kullanırlardı; amacı önceden bilinen, tahmin edilen ve göz önünde olan bir konu, olay ve işlemler için bir kılavuza, yani bir bilene gerek olmadığını anlatmak için kullanılırdı.
Bu atasözünü, son zamanlarda döviz kurlarındaki artışları, öncesinde tahmin edememenin veya görememenin mümkün olmadığını açıklamak için de kullanabiliriz. Günümüzdeki bilgi çoğulculuğuna baktığımızda, bu konuda uzman, ekonomist olmaya gerek yok.
En azından, döviz piyasasındaki kur artışlarının, faiz oranlarındaki değişimlere bağlı olduğu bilinen bir konudur. Faiz oranlarının düşürülmesi kararı, döviz kurlarının artacağı anlamına gelir ve konuyla biraz ilgisi olan herkesçe bilinen gelişmeler silsilesidir; birbirini takip eden olayları tetikler.
Kur artışındaki bu gelişmeler, işletmeler ve ticari hayat açısından bir risk içereceğinin sinyallerini önceden verdiği için, hazırlıklı olmak ve tedbir almak için birkaç ay vakit vardı. Bu olay ülkemizde bu birkaç yıl içinde ikinci kez gerçekleşiyor ve yapılan politik açıklamalardan, bir üçüncüsüne de şimdiden hazırlıklı olmakta fayda var.
Kriz yaratan bu tür risklerin en tehlikelileri, işletmelerin kontrolünde olmayan risklerdir.
Örgütsel krizin temel özellikleri; kriz durumunun tahmin edilememesi, örgütün tahmin ve önleme mekanizmalarının yetersiz kalması, örgütün amaç ve varlığını tehdit etmesi, üstesinden gelmek için atılması gereken adımların kararlaştırılması için yeterli bilgi ve zamanın bulunmaması, ivedi müdahale gerektirmesi ve karar alıcılarda gerilim yaratmasıdır. (Halil Can; 1997, Organizasyon ve Yönetim s.312)
Önceden sinyallerini veren ve risk oluşturan, ülkemize has olan bir şekilde, politik endişelere bağlı olarak alınan ve risk yaratan bu tür kararlara karşı, örgütlerin hemen ve derhal karşılık verebilmesi için, işletmelerin, önceden gereken kriz yönetim süreçlerini oluşturmuş ve riskin erken teşhisi alt yapılarını belirlemiş olmaları gereklidir.
Benim gördüğüm kadarıyla, bazı KOBİ işletmelerinin bir kısmında, hâlâ olaylar geliştikten sonra, oluşan riski kavramaya, tedbirler almaya kalkışılıyor. İşletmenin niteliksel özellikleri nedeniyle, niceliksel sonuçlara ulaşmada önemli sorunlar yaşanıyor. En belirgin niteliksel sorunların başında, işletme riske maruz kaldığında, karışıklık ve karmaşıklık yüzünden hızlı karar alınamıyor, hızlı hareket edilemiyor olmasıdır. Bu da işletmeye gereksiz maliyet fazlası oluşturuyor.
En başarılı şirketler dahi er geç bir krize yakalanır, gelir ve kâr artışlarında ani düşüşler yaşayabilirler.
Beklenmeyen krizler sonrasında, Amerika’da sekiz bin şirket üzerinde yapılan araştırmalara göre, krizlerin en çok etkilediği şirketlerde görülen en büyük tehlikelerin; bazı yönetim kademelerinin bilgileri çarpıtması sonucu olduğudur.
Yönetimin hızlı karar alma ve çabuk harekete geçme dirayetini sekteye uğratan olayların ise, kurum içi işletme fonksiyonlarının, iyice karmaşık hale gelmiş olan iş ortamından dolayı işlevlerini yitirmiş olmasından kaynaklandığı sonucuna varılmıştır.
Krize karşılık verme amacını taşıyan çabuk ve hızlı karar alınamamasının içine, vergisel kaygılardan dolayı oluşan kayıt dışılığın sonucunda, işletmelerin mali ve finansal bilgilerine olan güvensizliğin oluşturduğu devasa karışıklık ve karmaşıklıktan hiç bahsetmiyorum bile.
Çünkü gerçek, doğru ve yorumlanabilir verilerle dahi, krizlerin oluşturduğu risklere karşı hızlı karar almanın zorlukları göz önündeyken, hiçbir örgütün ve yöneticilerin, bu tür bir kayıt dışılık riskini göze alabileceğine ihtimal vermiyorum diyelim şimdilik.
Cengiz Hergünlü – SMMM-Bağımsız Denetçi
www.hergunlu.com