Psikoz ve paylaşılmış psikotik bozukluk
Psikoz, düşünce ve duyu durumunun bozulduğu bir rahatsızlık halidir. Diğer bir deyişle, psikoz gerçeklikle ilişkinin kesilmesi durumudur. Psikozda kişi, gerçeklikten koparak, sanrı, halüsinasyon, düşünce bozuklukları gibi semptomlar gösterir. Şizofreni de bir tür psikotik bozukluktur.
Paylaşılmış psikotik bozukluk ise, psikotik bir hastanın, yanında ya da yakınında olan kişi ya da kişilerin bu durumdan etkilenerek benzer belirtileri göstermesi halidir. Paylaşılmış psikotik bozukluk belirtileri gösteren kişinin, ruhsal bir rahatsızlık geliştirmeye müsait bir yapısı, hetero telkine yatkın özelliklerinin olması gerekir. Bu rahatsızlık, Fransızca’da “folie à deux”, yani “iki kişilik delilik” olarak da tanımlanmaktadır. Bu şekilde tanımlanmasının en önemli nedeni, bu durumun, büyük oranda iki kişi arasında görülmesidir. Paylaşılmış psikotik bozukluk, evli bir çiftte görülebildiği gibi, toplumdan kısmen ya da tamamen soyutlanarak yaşayan bir anne ve evlat ilişkisinde de görülebilir. Burada önemli olan, psikotik bozukluk gösteren kişinin, diğerini etkileyecek denli baskın karakterde olması, paylaşılmış psikotik bozukluk belirtileri gösteren kişinin de, diğerinden etkilenmeye uygun, telkine yatkın, psikolojik bir rahatsızlık edinebilme altyapısına sahip olmasıdır.
Belirtildiği gibi paylaşılmış psikotik bozukluk, çok büyük oranda iki kişilik bir rahatsızlık olmakla birlikte, bazı durumlarda ikiden fazla kişiyi, bazen tüm aileyi, bazen de büyük sosyal grupları kapsayacak kadar çok sayıda kişiyi etkileyebilir.
Paylaşılmış psikotik bozuklukta, psikotik bireyden etkilenen taraf, bu kişinin saldırılarını, varsanılarını, çarpıtılmış inançlarını, bozulmuş düşünce biçimlerini sorgulama yapmadan kabul etmektedir. Bu kişiye göre, baskın karakterdeki psikotik bireyin sözleri, davranışları, düşünce ve inançları, yönlendirmeleri tamamı ile doğrudur ve tartışılamaz. Psikotik rahatsızlığı olan bireyler, etkiledikleri kişilere, düşünce ve inanışlarını, telkin yöntemiyle aktarmaktadır. Bu anlamda en güçlü olan sanrılar ise, en büyük afyon olarak kullanılan dinsel içerikli sanrılardır. Dinsel içerikli sanrıların aktarımının bu denli kuvvetli olması, Amerika Birleşik Devletleri ve benzeri bazı ülkelerdeki birtakım tarikatlarda yapılan toplu intihar eylemlerini açıklayabilmektedir.
Psikotik belirti gösteren politik liderlerin etkisi altına girmiş, kifayetsiz ve zayıf karakterli politik figürlerin; liderlerinin, doğrularına, çarpıtılmış düşünce ve inanç sistemlerine ne denli kolay inanıp, sorgusuz sualsiz desteklemeleri durumu da yine “Paylaşılmış Psikotik Bozukluk” rahatsızlığı ile açıklanabilmektedir.
Yukarıda da belirtildiği gibi, bu rahatsızlık, bir avuç inanmış aile bireyleri ya da küçük toplumsal grubun yanı sıra, ülkelerin büyük bir çoğunluğunu kapsayacak denli geniş bir topluluğu da etkileyebilmektedir. O nedenle, toplumun telkine duyarlı, bu inanışı kabul etmeye yönelik daha zayıf karakter özellikleri gösteren kesiminin, başta din olmak üzere, pek çok konuda telkinde bulunan psikotik liderler tarafından ne denli kolaylıkla yönlendirilebilir ve manipüle edilebilir olduğunun açıklaması da yine Paylaşılmış Psikotik Bozukluk rahatsızlığı ile kolaylıkla yapılabilmektedir.
Güzel haber ise, etkilenen kişi ya da kişilerin onları bilerek ve isteyerek, baskı altına alan bireyden ayrıldığında çoğu kez düzelme gösterdiğidir.
Ceyda Ceylan Kortak
Psikoloji Bilimi Uzmanı, Eğitim ve Yönetim Danışmanı