Cesur demokrasi; Türk kadınının seçme ve seçilme hakkı
1924 Anayasası 10 ve 11. maddelere* eklenen “kadın” kelimesi toplumu bir anda nasıl değiştirdiyse (1934), demokrasi nasıl hayat bulduysa, bugün siyasi partilerin yönetimlerinde uygulanması beklenen/gereken “eşit temsil” de toplumu yeniden harekete geçirecektir.
“5 Aralık Milletvekili Seçme ve Seçilme” hakkı yani Türk kadınının siyasi hayatta seçme ve seçilme hakkını elde etmesi bir Atatürk devrimidir. Atatürk; “Kadının siyasal yetersizliğine mantıklı hiçbir sebep yoktur. Bu konudaki tereddüt ve olumsuz düşünüş biçimi, geçmişin toplumsal bir niteliğinin can çekişen bir hatırasıdır.”** diyerek bu konudaki görüşünü belirtmiştir.
İlk genel seçimlerde (1935) 17 kadın milletvekilimiz TBMM’ye girer. Bir yıl sonra yapılan ara seçimler nedeniyle bu sayı 18 olacaktır. Bu haklar silsilesi 1930’da Belediye Kanunu ile başlamış, ardından, Köy Kanunu’nda yapılan bir madde değişikliği ile (1933) de kadınlarımıza köy muhtar ve heyetlerine seçilme hakkı tanınmıştır.
Bazen zamanlama, fikirden daha önemli olabilmektedir.
Kadınımızın siyasi hayatta yer bulması, milletvekili olabilmesi için ilk adım, Haziran 1923’te Nezihe Muhiddin önderliğinde toplanan kadınlar şurasından çıkan “Kadınlar Halk Fırkası” nın kuruluş kararıdır. Bu bir kadın partisi olacaktır. Ancak 1909 Seçim Kanunu sebebiyle bu parti kurma girişimi “Türk Kadınlar Birliği” adlı bir derneğe dönüşmek durumunda kalır. (1924) Anayasa henüz kadınlara böyle bir hak vermemiştir. Türk kadınının milletvekili seçme ve seçilme hakkı 1924 anayasası hazırlanırken de görüşülür ancak bu hakkın yalnızca erkeklere tanınması fikri ağır basar.
***
2012 yılında Texas Üniversitesi’nde yapılan bir doktora tezinin*** V. bölümünde (Sıradan Öğretmenlerin Sıradışı Öyküleri; 5 Kadının Portresi) şu isimlere rastlıyoruz: Cemaliye Hanım, Aliye Esad Pirigil, Cemile Nevşirvanova, Zeliha Faika Ünlüer ve Münire Eyüb Ertuğrul (Neyyire Neyir).
Bunlardan Aliye Esad Pirigil, Latife Bekir’in başkan seçildiği, Türk Kadınlar Birliği 1927 Kongresi’nde yönetime giren bir isim. Pirigil, 1934 de dahil her kongrede yönetime seçilecektir.
Tez’in içeriğinden derlediğimiz bilgiler özetle şöyle:
İstanbul doğumlu Aliye Esad, Mekteb-i Harbiye’de Türk edebiyatı öğretmeni ve emekli bir ordu komutanı olan Mehmed Esad Bey’in kızıdır ve üniversite diploması alan ilk Müslüman Türk kadınlarındandır. Bunu nedeni, babasının eğitim konusunda gösterdiği titizliktir. İnas Darülfünunu (Osmanlı yüksek öğrenim kurumu) ’nu bitiren Aliye Esad pedagoji (çocuk bilimi) öğretmeni olarak Darülmuallimat (Kız Öğretmen Okulu) ’a girer. Ancak, daha sonra hakkında verilen bir raporla hem okuldaki görevi hem de öğretmenliği sonlanır. Rapora gör Aliye Esad, “kadın haklarını savunan devrimciler” yetiştirmek amacındadır. Ayrıca edebî bir mecmuada yayınlanan “Aile Günahı” adlı hikâyesi “müstehcen” bulunur. Hikâye, sosyalleşme imkânı ve eğitimi olmayan orta sınıf bir Türk kızının çok az tanıdığı bir adamla kaçması, onunla evlenmeden yaşaması ve sonra da diğer yabancılarla mutluluk peşinde koşmasını anlatır. Aliye Esad’ın anlatmak istediği, eğitim ve ahlak arasındaki ilişkidir. Muhafazakâr insanların iddialarının aksine, kadınların ahlaksız davranışlarının gerçek kaynağı eğitim değil cehalettir. Aliye Hanım, önceden de Asri Kadınlar Cemiyeti’nin aktif bir üyesidir. Cemiyet’in, Batı Anadolu’daki Yunan işgalini protesto etmek için düzenlenen ünlü 1919 İstanbul gösterilerine katıldığı bilinmektedir.
Kırmızıaltın’ın yorumuna göre Aliye Esad’ın hikâyesi “Modern eğitim ve profesyonel kariyerin, öngörülenden daha özgürleştirici bir deneyim olduğunu” kanıtlamaktadır.
Aliye Hanım, siyasete aktif olarak devam edecek, seçimlerde, Müntehib-i sânî**** sıfatını alacak, emekli olana kadar da Türk edebiyatı öğretmeni olarak çalışmaya devam edecektir.
Anneannesinin bu özel bilgilerini içeren Tez çalışmasını benimle paylaşan, Üsküdar Amerikan Kız Lisesi’nden arkadaşım Lâle Şahsuvaroğlu Dirim’e çok teşekkür ediyorum.
Canan Murtezaoğlu
Yararlanılan Kaynaklar:
*1924 Anayasası’nın ilgili maddelerini verelim: Madde 10- Milletvekili seçmek, yirmi iki yaşını bitiren kadın, erkek her Türk’ün hakkıdır. (Değişim öncesi Madde 10: “Onsekiz yaşını ikmal eden her erkek Türk mebusan intihabına iştirak etmek hakkını haizdir.”) Madde 11- Otuz yaşını bitiren kadın, erkek her Türk milletvekili seçilebilir. (Değişim öncesi Madde 11: “Otuz yaşını ikmal eden her erkek Türk, mebus intihap edilmek salahiyetini haizdir.”)
** 1930, Afetinan, M.B. ve M.K. Atatürk’ün El Yazılan, s. 89
***Suphan Kirmizialtin, B.A; M.A.; Gender, Education and Modernization: Women School Teachers in the Late Ottoman Empire, The University of Texas at Austin, May 2012, s.244
****Müntehib-i Sani ikinci seçmen demektir. Türkiye’de Seçimler 1945 yılına kadar iki aşamalı olarak yapılır. Birinci aşamada seçmenler, seçimlerde kendilerine vekâleten oy kullanacak ikinci seçmenleri; ikinci aşamada ise ikinci seçmenler milletvekillerini seçerler..